Page 18 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 3.Ünite
P. 18

gelmesiyle  yönetim  kademe-
               sindeki Sünni ağırlığını ortadan
               kaldırmak için büyük tasfiye ha-
               reketine  girişti.  Yönetime  karşı
               1973’te  özellikle  Hama  ve  Hu-
               mus  gibi  kentlerde  yoğunlaşan
               gösterilerde  asker  ve  sivil  halk
               arasındaki  çatışmalarda  birçok
               insan  hayatını  kaybetti.  1970’li
               yıllar,  Suriye’de  Esad’a  karşı
               muhalefetin    örgütlenmesinin
               hızlandığı yıllar oldu. Muhalifler
               içerisinde  taraftarı  en  çok  olan
               Müslüman Kardeşler (El-İhvan
               El-Müslimin), 1982’de Hama’da
               ayaklandı.  Çeşitli  kaynakla-
               ra  göre  bu  olaylar  esnasında                   Görsel 3.14: Saddam Hüseyin
               hükûmet güçleri 10 bin ila 25 bin insanı öldürdü.
                  Irak’ta 1979’da yönetimi Saddam Hüseyin (Görsel 3.14) ele aldı. Saddam Hüseyin, yönetime hâkim
               olduğu yıllarda sistematik bir baskı ve korku politikası uygulayarak rejimin otoriter ruhunu canlandırdı.
               Irak’taki Baas rejiminin icraatlarından ilki, 1972’de ülkedeki enerji sektörlerinin millîleştirilmesi oldu.
               Rejim, bu politikasıyla ekonomik kalkınmayı sağlayarak hem halk nazarındaki yerini sağlamlaştırmak
               hem de Baas ideolojisi doğrultusunda ülkedeki yabancı güçlerin etkisini azaltmak istedi.
                  Suriye ve Irak’taki rejimler zamanla aile ve mezhep odaklı politikalar izlemeye başladı. Her iki ülke-
               nin kendi düzeninde uyguladığı şiddete dayalı ve hukuk dışı uygulamalar, Suriye’de Müslüman Kar-
               deşler muhalefetini, Irak’ta ise farklı Şii grupların ayaklanma ve isyan kültürünü temellendirdi. Saddam
               Hüseyin’in laik Arap milliyetçiliğine dönüşen katı rejiminin laik yönü Şiileri, Arap milliyetçiliği yönü
               ise Kürtleri rejime düşman bir tutum sergilemeye yöneltti. Suriye ve Irak’taki Baas rejimlerinin ortak
               paydası, etkin bir muhalefete izin verilmeyen tek partili otoriter rejim olmalarıydı.
                  Suriye ve Irak’taki Baas rejimleri, iktidarları boyunca kendi sınırlarını aşan stratejik hedeflere nü-
               fuz etme çabalarına girişti. Suriye, kendisinden koparılmış olarak gördüğü Lübnan, Ürdün, Filistin ve
               Hatay’ı da kapsayan Şam merkezli Büyük Suriye’yi Panarap idealinin ön şartı olarak gördü. Irak ise
               Arap birliğinin Bağdat merkezli ve Basra eksenli bir alanda gerçekleşebileceğini düşünerek Kuveyt,
               Mezopotamya, Şattü’l Arap ve İran’ın Huzistan bölgelerini de kapsayan Büyük Irak idealini aynı he-
               defin ön şartı olarak gördü.
                  Dünyada Soğuk Savaş’ın yaşandığı dönemde Hafız Esad, başından beri Doğu’nun lideri Sovyetler
               Birliği ile sıkı ilişkiler kurarken Saddamlı Irak, 1991 Körfez Savaşı’na kadar Amerika ve Batı dünyası-
               nın sadık bir müttefiki oldu. Suriye’de ordu, Sovyetler Birliği’nin yardımlarıyla modernize edilip güçlen-
               dirilirken bürokrasinin genişletilmesi de başta Suudi Arabistan olmak üzere Körfez ülkelerinden alınan
               mali yardımlarla sağlandı. Saddam Hüseyin yönetimi ise Batı’nın Orta Doğu politikası açısından hem
               İran’daki İslami rejimin yayılmasını engelleme hem de Sovyet dostu Suriye’nin bölgesel güç olma
               yolundaki hesaplarını önleme görevini üstlendi. Saddam ve Hafız Esad dönemleri; siyasal yapıdan
               orduya, ekonomi politikalarından sosyal dönüşüme kadar birçok alanda benzerlikler gösterdi. Fakat
               aralarında yaşanan rekabet ve çıkar çatışması, iki ülkeyi birbirinden uzaklaştırdığı gibi Baasçılık ve
               Panarap idealinin içinin boşalmasına da sebep oldu.






                                                           110
   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22   23