Page 24 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 5.Ünite
P. 24
ABD, Güney Sudan’ın bağımsızlığında hem devlet hem de sivil toplum düzeyinde önemli rol oynaya-
rak bu ülkenin bağımsızlığının garantörlüğünü üstlenmiştir. Özellikle basın kuruluşları, Güney Sudan’ın
bağımsız olması hâlinde petrol gelirlerinden daha fazla faydalanacağı ve kalkınmış müreffeh bir ülke
hâline geleceği yönünde haberler yapmıştır. Amerika, bir yandan güneydeki ayrılıkçı gruplara destek
verirken bir yandan da diplomatik gücünü kullanarak Sudan yönetimine referandum yapması için baskı
uygulamıştır. Referandum sonucunda 9 Temmuz 2011’de Güney Sudan bağımsızlığını ilan etmiştir.
Amerikan basınının Güney Sudan’ın bağımsızlığı için ortaya koyduğu hedefler, 2011 sonrası başlayan
iç savaş nedeniyle gerçekleşmemiştir. Güney Sudan, demokratik bir ülke olmak yerine çatışmaların
daha çok yaşandığı ve insani krizlerle dolu bir ülke hâline gelmiştir. Amerika’nın Bush ve Obama dö-
nemlerinde daha belirgin hâle gelen Sudan siyasetinin temelinde; Güney Sudan’daki petrol rezervlerine
sahip olma, bölgede artan Çin etkisini kırma ve Etiyopya, Kenya, Uganda gibi bölgesel ortaklarla iş birliği
yapacak yeni bir devlet kurma düşüncesi yatmaktadır.
5.3.4. Orta Doğu’da Su Sorunu
Karadeniz
Hazar
Denizi
BÜYÜK
TÜRKİYE Kızılırmak OKYANUS
Seyhan Ceyhan Dicle Nehri
Asi HİNT
OKYANUSU
Akdeniz İRAN
Fırat Nehri
Nil nehri Körfezi
Basra
SUUDİ
ARABİSTAN
Baraj
Su boru hattı BAE
Nehirler Cidde
0 250 500 km
Harita 5.3: Orta Doğu’da önemli su kaynakları ve planlanan projeler
Dünyada küresel ölçekte ön plana çıkan su sorunu, Orta Doğu coğrafyasında yoğun bir şekilde
yaşanmaktadır. Orta Doğu’daki pek çok ülke petrol bakımından zengin rezervlere sahip olsa da tatlı su
kaynakları açısından oldukça fakir durumdadır. Bu nedenle Orta Doğu ülkeleri arasındaki anlaşmazlık-
ların en büyük nedenlerinden biri sudur. Örneğin Golan Tepeleri’ndeki zengin su kaynakları, geçmişte
İsrail-Suriye arasında çatışma nedenlerinden biri olmuştur. Orta Doğu’da Asi, Dicle ve Fırat nehirleri gibi
sınır aşan akarsuların paylaşımı bölge ülkeleri arasında sorunlara neden olmaktadır. Yaşanan siyasi
anlaşmazlıklar suyun paylaşımına stratejik bir özellik kazandırmış ve su kaynaklarına sahip olmak siyasi
ve uluslararası bir sorun hâlini almıştır.
Türkiye-Suriye-Irak arasındaki ilişkiler 1920-1960 yılları arası dönemde olumluydu. Bu yıllarda Fı-
rat-Dicle nehirleri ve kollarının fazlaca tüketilmesine neden olacak büyük projelere başlanmamıştı. Bun-
dan dolayı 1960'lı yıllarda, havzadaki suyun daha iyi yönetilmesi ve kullanılması için ortak bir anlayışın
geliştirilmesine gerek duyulmamıştı. 1960'lardan sonra ülkelerin Fırat-Dicle nehirlerine yönelik su kay-
240