Page 134 - DEFTERİM TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10
P. 134
3. Etkinlik: Aşağıda verilen beyitler kasidenin hangi bölümünden alınmıştır? Boş bırakılan yere
gerekçesiyle yazınız.
Bahr-i eş’âr yeter urdu sütûr emvâcın ...............................................................................
Demidür k’ide du’â dürlerini zîb-i kenâr
...............................................................................
Lâlelerle bezene niteki dest ü sahrâ
Nitekim güller ile zeyn ola dest ü destâr ...............................................................................
Nitekim lâlelere şeb-nem olup üftâde ...............................................................................
Güllere bülbül-i şeydâ geçine âşık-ı zâr
...............................................................................
Gül gibi hurrem ü handân ola rûy-i bahtın
Sâgar-ı ayşın ola lâle-sifat cevher-dâr ...............................................................................
Bâkî
4. Etkinlik: Aşağıda divan edebiyatı şiir akımları ile ilgili bilgiler verilmiştir. Noktalı yerlere
doğru cevabı yazınız.
XVII. yüzyılda Nâbî’nin temsilcisi olduğu Divan şiirinde günlük hayatın ve mahallî
akımdır. Bu üslup bir edebî anlayış olarak ögelerin kullanılmasıdır. Şiirlerde atasözü ve
“düşünceye dayalı hikmetli söz söyleme” deyimlere sıkça yer verilmiştir, sanatçılar
şeklinde ifade edilebilir. Bu şiirlerde hayalden halk söyleyişlerini şiire taşımıştır. Soyuttan
çok anlama önem verilir. Öğreticilik çok somut anlatıma önem verilmiştir. Nedîm
kaygısıyla lirizm geri planda kalmıştır. bu akımın önemli temsilcisidir.
Özellikle irsalimesel sanatı bol kullanılmıştır.
......................................... .........................................
Bu akımın özgün ve karmaşık mazmunlar, Bu akım divan şiirinde Doğu kültürünün
ince hayaller, anlam kapalılığı, az kelimeyle etkisinin artmasına tepki olarak ortaya
çok şey anlatma gibi amaçları vardır. Bu çıkmıştır. Şairler şiirlerini yalın, anlaşılır bir
akımda anlam söze hâkimdir. Hayaller ön Türkçeyle yazmayı amaçlamıştır. Sanatlı
plana çıkar. Mübalağa, irsalimesel, istiare, söyleyiş, tamlamalar ve süslü dilden uzaklaşıp
teşhis, kinaye ve mecaz sanatları da bu tarz halkın diline yönelmişlerdir. XV. yüzyılda
şiirde çok kullanılmıştır. Edirneli Nazmî bu akıma öncülük etmiştir.
......................................... .........................................
132