Page 44 - Tarih
P. 44
9. Sınıf Tarih
İslam Âlimlerinin İlme Bakışları
İslamiyet’in bilimsel çalışmalara teşviki sayesinde Müslümanlar; öğrenmeyi, ilim sahibi olmayı, insanlık
görevi ve ibadet olarak algılamıştır. Bu düşünce ile İslam âlimleri kendilerini ve içinde yaşadıkları âlemi
anlamaya yönelmiştir. İslam âlimlerinin matematik, mantık, fizik, kimya, astronomi, botanik gibi bilimlerle
ve felsefeyle uğraşmalarının temelinde bu amaç vardır.
İslam Medeniyetinde Âlimler
Müslüman ilim adamları, inanç esaslarına aykırı olmadığı müddetçe geçmiş medeniyetlerin oluşturduğu
ilim, kültür ve medeniyet eserlerini kabul etmiş ve geliştirmiştir. Bu durum, İslam medeniyetine ve dü-
şüncesine zenginlik katmıştır.
İslam’ın ilime verdiği büyük önem sebebiyle ilk yıllardan itibaren İslâm kültür ve medeniyeti oluşmaya
başlamıştır. Müslümanlar çeşitli ilim alanlarında çalışmalar yapmış ve eserler meydana getirmiştir. İslam
medeniyetinde gelişen bilim ve bilim anlayışı, sadece İslam dünyasını değil bütün insanlığı aydınlatmıştır.
İngiliz asıllı tıp ve antropoloji bilgini Robert Stephen Briffault (Rabırt
Stefın Brifol), 1919 yılında yazdığı “The Making Of Humanity” adlı
eserinde şunları söyler: “İslam medeniyetinin modern dünyaya en bü-
yük hediyesi bilimdir... Fakat Avrupa’yı yeniden hayata kavuşturan şey
sadece bilim değildir. İslam medeniyetinden gelen daha başka tesirler
de Avrupa hayatına ilk ışıltıları vermiştir… Avrupa’nın ilerlemesinde,
İslam kültürünün tesirini görmeyeceğimiz hiçbir alan yoktur. Bu tesirin
bütün açıklık, büyüklük ve devam eden gücüyle kendini gösterdiği, en
büyük zaferlerin kazanılmasına sebep olduğu alan tabiat bilimleri ve ÖRNEK METİN
bilim zihniyeti olmuştur (Bayrakdar, 2012, s.11’den düzenlenmiştir).”
Müslümanlar, VII. yüzyıldan itibaren iki yüzyıl boyunca bilimleri Yunanlılardan ve Hintlilerden tercüme
yoluyla almıştır. Bu tercümeler sayesinde başlayan ilmî faaliyetler İslam medeniyetinin çeşitli havzala-
rında yoğun bir şekilde devam etmiştir.
Bu havzaların biri Bağdat Havzası’dır. Beytü’l-hikme ve Nizamiye medreselerinin kurulmasıyla Bağdat,
büyük bir ilim ve kültür merkezi hâline gelmiştir. Abbasiler Dönemi’nde kurulan Beytü’l-hikme ile İsken-
deriye, Harran ve Cundişapur gibi bilim ve kültür havzalarındaki eserler toplanarak tercüme edilmiştir.
Bu kurum; fen bilimlerinin gelişmesinde, Yunan bilim ve felsefesinin İslam âlemine kazandırılmasında
büyük rol oynamıştır.
Bağdat ilim havzasında yetişen bazı ilim adamlarından; Ce-
birin kurucusu sayılan el-Hârizmî, İslâm felsefesinin ilk tem-
silcisi Kindî, astronomi âlimi Ferganî ve el-Belhî’dir. Tabip
ve matematikçi el-Harrânî, tabip, kimyacı ve filozof er-Râzî
(Görsel 5.8), astronomi âlimi Bettânî, matematik, astronomi,
coğrafya, jeoloji, eczacılık gibi sahalardaki bilgisi ve araştı-
rıcı kişiliğiyle Bîrûnî gibi âlimler, Câhız, İbn Kuteybe ve Mü-
berred gibi edipler de havzada yetişen diğer âlimlerdir.
Nizamiye Medreselerinde filoloji, matematik, astronomi, tıp
ve felsefe gibi akla ve deneye dayanan ilimler okutulmuştur.
Tıp ve astronomi alanında yeni çalışmalar yapılmış, çeşitli
şehirlerde hastaneler kurulmuştur. İlk Selçuklu hastanesi-
nin Nişabur’da, Nizâmülmülk tarafından yaptırılan bîmaris-
tan olduğu bilinmektedir. Astronomi tahsili ise rasathaneler-
de yapılmıştır. İsfahan ve Bağdat’ta Melikşah’ın yaptırmış
olduğu rasathanelerde, Ömer Hayyam ve İsfizârî gibi bilim
adamları çalışmıştır. Ömer Hayyam’ın içinde bulunduğu bir
heyet, Melikşah adına 1 Mart 1079’u başlangıç kabul eden Görsel 5.8
Celâli takvimini hazırlamıştır. Er-Râzî’nin tıp kitabından bir bölüm
43