Page 13 - Türk Dili ve Edebiyatı 9 | Kazanım Kavrama Etkinlikleri
P. 13
3 TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 9 Ortaöğretim Genel Müdürlüğü
(…)
1542 yılıydı. Kanuni Sultan Süleyman, ünlü Estergon Kalesi’nin de alındığı seferden dönüyordu.
Padişah, neşeliydi. Kendisini, Edirne’de çok acı bir haberin beklediğini henüz bilmiyordu. Oysa en
sevdiği oğlu Şehzade Mehmet ölmüştü!
İstanbul’a gelince, bana, oğlunun anısına bir cami yapmamı emretti, ilk büyük eserim, işte bu
Şehzade Camisi’dir.
Uygun bir zamanda caminin temelini attım. Burası ilerde, Şehzadebaşı diye anılacaktır. Kısa süre
içinde binanın kubbeleri, deniz dalgaları gibi yükseldi, iki minaresi, boylu boslu iki civana benziyordu.
Caminin içinde her gece sekiz bin kandil yanacaktı. 5 yılda biten bu cami, benim çıraklık eserimdir.
(…)
MİMAR SİNAN - Baş üstüne. Vakit geçirmeden Topkapı Sarayı’na koştum. Beni hiç bekletme-
den huzura aldılar.
Beni emretmişsiniz Hünkârım!
8. SES - Bak a mimarbaşı! Zaman rüzgâr gibi. Dünya ölümlü. Hayat bir rüya. Saltanat bir cihan
kavgası. Bir gün o da bitecek. Benim adıma da bir cami yapmanı isterim. Güzel bir cami.
MİMAR SİNAN - Baş üstüne hünkârım.
Kanuni Sultan Süleyman’ın adını taşıyacak bir cami, elbette Ayasofya’yı aşmalıydı. Ama nasıl?
Bu soru, beni nice geceler uyutmadı. Nasıl? Kader, bu soruyla beni sınava çekiyordu. Sonunda bir
karara vardım.
(…)
Amacım, dev bir kule yapmak değil, mimari bir şaheser yaratmaktı. Ben, Ayasofya’dan daha güzel
bir cami yapmak istiyordum.
8. SES - Güzel bir cami, Mimarbaşı!
MİMAR SİNAN - Haklısınız hünkârım. Güzellik büyüklükten daha güçlüdür.
(…)
14. SES - Mimar Ağa, Saadetlu Padişah’ın ne buyurduğunu, işittin mi? Bu bina, ne zaman, kapısı
kapanacak şeklinde tamam olur? Bir daha söyle!
MİMAR SİNAN - İki ay tamam olunca, bu bina da tamam olur. Bunun üzerine Padişah şöyle
dedi:
8. SES - Ağalar! Mimarbaşı ne dedi, işittiniz, şahit olun!
MİMAR SİNAN - Sonra Padişah, bana döndü.
8. SES - Bak a Sinan Ağa! İki ayda tamam olmazsa, seninle konuşuruz!
(…)
MİMAR SİNAN - Tam iki ay sonra caminin ana kapısı ve öteki kapıları kapandı. Hiçbir eksiği
kalmamıştı. İnşaat, 7 yıl sürmüştü. 1597 yılının Haziran’ında Padişah, maiyeti ve halk, Süleymaniye
Camisi’nin avlusuna girdiler. Kapının altın anahtarını ellerine teslim ettim. İnsan, yapabileceğini söy-
lemeli, söylediğini de yapmalı. Padişah, sordu.
8. SES - Bu caminin kapısını açmaya en layık olan kimdir?
MİMAR SİNAN - Ben, heyecan içindeydim. Padişahın maiyetinden biri, bu soruyu şöyle cevap-
landırdı:
14. SES - Padişahım, Mimar Sinan Ağa kulunuz, bir pir-i azizdir. Camiyi açmaya herkesten fazla
o layıktır.
MİMAR SİNAN - O tarihte 67 yaşındaydım. Ama bir delikanlı gibi kızardım. Ellerim titriyordu.
Padişah, bana döndü.
8. SES - Evet. Bu bina eylediğin Tanrı evini dua ile yine senin açman, en doğrusudur.
(…)
Turgut Özakman, Ben, Mimar Sinan, Bilgi Yayınevi, Ankara, 2008.
12