Page 17 - Tarih 11 - Ünite 4
P. 17

DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN
                                                                               DEVLET-TOPLUM İLİŞKİLERİ


               Liberalizm, XVII ve XVIII. yüzyıllarda dönüşmekte olan birey-devlet
               ilişkisini, akılcılık üzerinden açıklamaya çalışan siyasal düşünce
               akımıdır. Bu ideolojiye göre toplum, zümre ya da sınıflardan değil
               bireylerden oluşur ve bireyler önce kendi kişisel çıkarları doğrul-
               tusunda hareket eder. Özgürlüğün hiçbir engel tarafından sınırlan-
               dırılmaması gerektiğini kabul eden liberalizm; devletin, ekonomik
               ve toplumsal yaşama kesinlikle müdahale etmemesini savunur.
               Bu ideoloji, siyasi ve ekonomik liberalizm olarak ikiye ayrılır.
               Siyasi liberalizm, devlet faaliyetlerinin bireysel hak ve sorum-
               luluklarını koruyacak şekilde yürütülmesini esas alır. Ekonomik
               liberalizm ise özel mülkiyet ve serbest ticaret sistemine dayanır.
               Bireyler, devletin sınırlı koruması altında istedikleri gibi ekonomik
               faaliyette bulunabilir ve ekonomik ilişkiler kurabilir. Bu sisteme,
               serbest piyasa ekonomisi adı verilir.
               Liberalizm, ekonomik ve toplumsal örgütlenmenin dayandığı
               lonca gibi katı yapıları ortadan kaldırmıştır. Sanayi Devrimi’nin
               yayılmasını da kolaylaştıran liberalizm, iş dünyasında burjuva-
               zinin yükselişini sağlamıştır. Ancak bu durum toplumsal açıdan
               ağır sonuçları beraberinde getirmiş ve işçileri, gittikçe güçlenen
               patronlar karşısında yalnız ve savunmasız bırakmıştır.


                 Amerikan ve Fransız devrimlerinde, insan hakları belgeleri-
                 nin yayımlanması, liberal ilkelerin Avrupa’da hızlı bir şekilde   BİLİYOR MUSUNUZ?
                 yayılmasını sağlamıştır.


               Kapitalizm; Yeni Çağ’da, Batı Avrupa’da sermaye ve üretim araç-
               larının özel mülkiyete geçmesi sonucunda sürekli kâr arama ilke-
               leri üzerine kurulmuş ekonomik bir sistemdir. Burjuvazi sınıfının
               yükselişe geçmesi, sanayileşme (Görsel 4.18) ve işçilerin ortaya
               çıkması ile yeni bir ekonomik sistem olan kapitalizme geçiş süreci
               başlamıştır. Feodal sistemde kendi kendine yeterli olan kapalı bir
               ekonomik yapı hâkimdir. Sanayi Devri-
               mi’nden sonra bu yapı dışa açık, ticaret ve
               sermaye birikimine dayalı bir sistem olan
               kapitalizme yerini bırakmıştır. Kapitalizm-
               de sermaye sahipleri üretim araçlarına
               da sahip olmuş ve sistemin sürekliliğini
               sağlamak için daha çok hammadde ve iş
               gücüne ihtiyaç duymuştur. Gerekli olan
               insan gücü, hammadde ve pazar Coğrafi
               Keşifler’le karşılanmıştır. Böylece siste-
               min devamlılığı sağlanmış ve sömürge
               imparatorlukları kurulmuştur. Bunun so-
               nucunda, sermaye sahibi girişimci sınıf                                           Görsel 4.18
               zenginliğini artırmıştır. Avrupa’da giderek zenginleşen sermaye   Batı Avrupa’da sanayi kuruluşlarının
               sahibi girişimci sınıfa kapitalist sınıf, yeni oluşan bu düzene de              ortaya çıkması
               kapitalizm denmiştir. Kapitalizmle bireylere din ve vicdan hürri-
               yeti yanında mülk edinme imkanı verilmiştir. Ancak bu sistemde
               toplumda gelir dağılımında eşitsizlikler yaşanmıştır.

                                                                                                          135
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22