Page 19 - Tarih 11 - Ünite 4
P. 19
DEVRİMLER ÇAĞINDA DEĞİŞEN
DEVLET-TOPLUM İLİŞKİLERİ
devrimden sonra sosyalist partiler, kendilerini yeniden tanımlamak
zorunda kalmıştır. Buna göre kapitalizmin reformlar yoluyla dö-
nüştürülmesi gerekliliğini düşünen ve siyasal hayatta çoğulculuğu
kabul eden reformculara sosyalist denmiştir. Kapitalizmi reddeden
ve ihtilal yoluyla ele geçirilen iktidarın tek partinin elinde olması
gerektiğine inanan devrimcilere ise komünist denmiştir.
Mutlak Monarşiden, Anayasal Monarşiye Geçiş
Yeni Çağ’da burjuvazinin desteği ile krallar, feodaliteye karşı ik-
tidarını güçlendirmiş ve Avrupa’da mutlak monarşiler ortaya çık-
maya başlamıştır. Bu çağda yükselen sınıf olan burjuvazi, kendi
üretim ilişkilerini destekleyecek ve güvenli bir merkezî yönetim
kurabilecek olan kralların yanında yer almıştır. Böylece Avrupa’da
değişen ekonomik yapıya uygun bir yönetim biçimi olan mutlak
monarşiler kurulmuş ve ülkenin
her yerinde aynı ticaret yasaları
hâkim kılınmıştır. Monarşinin olu-
şum sürecinde, çıkarlarına uygun
davranan burjuvazi ile krallar ara-
sında feodal güçlere karşı geçi-
ci bir iş birliği yapılmıştır. Ancak
Sanayi İnkılabı sonrasında bu iş
birliği bozulmaya başlamış ve be-
lirleyici sosyal sınıf olan burjuva,
soyluların yerini almıştır. Ekono-
mik gücüne dayanarak siyasal ya- Görsel 4.21
pıda da hak arayışları içine giren burjuvazi ile krallar arasındaki Polonya Anayasası’nın
denge, burjuvazi lehine değişmiştir. Artık burjuvazi, kralın yetkile- halka duyurulması
rini sınırlandırarak siyasi haklar elde edebilmenin mücadelesini (Tablo)
vermeye başlamıştır.
Anayasal sistem ilk kez İngiltere’de XIII. yüzyılda doğmuş ve
gelişmiştir. Milliyetçilik ve demokrasi anlayışı; Sanayi Dev-
rimi ve sömürgecilikle birleşmiştir. Böylece anayasal süreç;
Batı Avrupa’dan Orta Avrupa’ya, oradan da Doğu Avrupa ve BİLİYOR MUSUNUZ?
Osmanlı Devleti üzerinden geçerek tüm dünyaya yayılmıştır.
Avrupa’da Aydınlanma düşüncesi ilkelerine dayanan ilk modern ve
yazılı anayasa 3 Mayıs 1791 tarihli Polonya Anayasası’dır (Görsel
4.21). Bu anayasadan bir süre sonra yeni bir anayasa da Fransa’da
ilan edilmiştir. İhtilalle birlikte mutlak iktidarını kaybeden kralın
yetkileri, anayasayla sınırlandırılmış ve bu yetkiler meclisle pay-
laşılmıştır. Diğer Avrupa ülkelerinin de örnek aldığı Fransa Ana-
yasası’yla Avrupa'da anayasaya dayalı meşruti monarşiler devri
başlamıştır. Bu sayede Viyana Kongresi’nde alınan kararların
egemen kılınmak istendiği 1815-1830 yılları arasında bile Avru-
pa’da birçok ülke anayasa ile yönetilmiştir. Krallar bu anayasaları
kaldırmak veya sınırlarını daraltmak için çalışmış, liberaller de
anayasanın sınırlarını daha da genişletmek ve tam uygulanmasını
sağlamak istemiştir.
137