Page 5 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 2.Ünite
P. 5
Türklerde Toplum Yapısı
Yerleşik hayatla birlikte bir arada yaşamaya başlayan
Uygurlar, sosyal dayanışmaya önem vermişler, birbirlerine
yardımcı olmuşlar ve bu amaçla vakıflar bile kurmuşlardır.
Bu konuyla ilgili olarak Çinli Elçi Wang Yen-te (Weng Yen Ti);
“Uygur ülkesinde fakir insan yoktu. Yiyecekleri olmayanların
imdadına da devlet ve halk koşardı. Birçok insan böyle sosyal
bir yardım düzeni ile yaşardı. Bu sebeple de genç yaşta ölmüş
olanlara pek rastlanmazdı.” diyor.
Uygur hakanları, halkın birlik ve beraberliği için büyük
şölenler düzenler, bu şölenlerde müzikler çaldırır (Görsel 2.6),
komedi türünde sahne oyunları sergiletir ve halka ziyafet ve-
rirlerdi. Hakanların bu uygulamaları, halkın hükümdarlarına
karşı itimat, sevgi ve saygısını artırmıştır.
Görsel 2.6: Uygurlara ait bir fresk (Zhejiang
Sanat Müzesi-Çin)
SIRA SİZDE
Konargöçer yaşam tarzı ile yerleşik yaşam tarzı arasındaki benzerlik ve farklılık-
ların neler olduğunu açıklayınız?
.........................................................................................................................................................................................................................
.........................................................................................................................................................................................................................
Türklerin yaşadığı coğrafya ve o bölgenin özelliklerinden kaynaklanan ağır hayat şartla-
rı, Türklerin inançlarının şekillenmesinde de etkili olmuştur. Yağmur, kar, fırtına ve şimşek
gibi doğa olayları, Türkleri ister istemez hayatlarını etkileyen kudretin kaynağına yöneltmiştir.
Gökyüzünün hayatlarında belirleyici bir rol oynadığını fark eden Türkler, Gök Tanrı inancına
yönelmiş, bu inançta hem maddi bir gökyüzünden hem de yüce bir yaratıcının varlığından söz
etmişlerdir. Türklerde ilk zamanlarda bile tek Tanrı inancı hâkim olmuştur. Türkler Tanrı’yı eşi
benzeri olmayan ve insanlara hükmeden yüce bir varlık olarak görmüşlerdir. Çünkü Türkler için
Tanrı, aynı zamanda siyasi iktidarın da meşrutiyet kaynağıydı.
Gök Tanrı inancında din adamları diye ayrı bir sınıf yoktu.
Yalnız mistik güçlerinin olduğuna inanılan ve adına kam (Görsel
2.7) denilen bilge insanlar vardı.
Orhun Yazıtları’nda; “Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldı-
ğında, ikisi arasında kişioğlu yaratılmış.” denilmektedir. Bu met-
ne dikkatle bakıldığı zaman burada bir yaratıcıdan bahsedildiği
görülür.
Simocatt (Simokat) adlı Bizans tarihçisi, Türklerin inancıyla
ilgili olarak; “Türkler toprağı, suyu, ateşi ve havayı kutsal sayarlar
ve onlara saygı gösterirler. Bununla birlikte gökyüzü ile yeri yara-
tan tek bir Tanrı’dan başka bir şeye tapmazlar. Tanrı için at, sığır
ve koyun kurban ederler.” diyor. Müslüman Seyyah İbni Fadlan
da Türklerle ilgili gördüklerini şöyle anlatmıştır. “İçlerinden biri
zulme uğrar veya sevmediği bir şey görürse başını semaya kaldırıp
Bir Tengri! der. Bu Türkçede “Allah bir” demektir.”
Türkler, toplumdaki bazı tabiat olaylarına ve varlıklara bir-
takım kutsallıklar yüklemişlerdir. Güneş, Ay, yıldız, ırmak, dağ,
büyük kaya, orman (Ötüken Ormanı), ateş, yer, su ve yıldırım gibi
Görsel 2.7: Kam (Şaman) kıyafeti
69