Page 4 - Türk Kültür ve Medeniyet Tarihi 11 | 3.Ünite
P. 4
3. Ünite
Türklerde ceza hukuku özel intikam alanından çık-
mış, kamu hukuku alanına girmiş, bir diğer deyişle işle-
nen suçların cezası devlet tarafından verilmiştir. Devlet
tarafından verilen cezalar genelde isyan, vatana ihanet,
adam öldürme ve bağlı atı çalma ile ilgiliydi. Bu suçların
cezası idamdı. Bunların dışındaki hafif suçların cezası
ise on günlük hapis veya yüzü yaralama şeklindeydi.
Asya Hunlarında yargıçlık görevini kağan ile bağ-
lantılı bazı aile bireyleri de yapardı. Hunlarda suçlar iki
kısma ayrılmıştı. Ağır suçların cezası idamdı. Hafif suçla-
rın cezası ise yüzü yaralamaktı. Hunlarda mahkeme çok
çabuk işlerdi ve cezalar on gün içerisinde tatbik edilirdi.
Hunlarda olduğu gibi Kök Türklerde de devlet mahkeme-
sine yargu denilirdi ve yargunun başında kağan bulu-
nurdu. Bu mahkeme, töre ve örfü denetlemekle birlikte
siyasi suçlara da bakardı. Yarguda töre hükümlerini uy-
gulamakla görevli olan yargan adlı kişiler yer alırdı.
Uygur Yazıtları’nda “Töreyi kişi düzenler, kişi ağırlar
(uygular), kişi kalkındırır.” denilmesi, Uygurların töreye
Görsel 3.3: Turfan Vadisi’nde bulunan Uygurlara ait verdiği önemi gösterir. Uygurların yerleşik hayata geç-
satış sözleşmesi mesiyle birlikte buradaki hukuk kültürü de oldukça ge-
lişmiştir. Zira Uygurlarda bireyin birbirleriyle, toplumla ve devletle olan ilişkilerini düzenleyen
çok sayıda belge mevcuttur. Kira, mal edinme, satış protokolü (Görsel 3.3) eşyayı kiraya verme,
vasiyet, senet, ortaklık ve evlat edinme gibi birçok hukuki belge titizlikle düzenlenmiş, bunların
üzerine damga vurularak kimse mağdur edilmemiştir. Aşağıdaki metin, o dönemde hazırlanmış
bir vasiyetname örneğidir.
“Fare yılının sekizinci ayının on sekizinci günü.
Ağır bir surette hastalandığım ve hastalığımın gittikçe fenalaşacağını düşündü-
ğüm için yakınlarım Silanka ve ailem için şu yazıyı bıraktım. Benim vefatımdan sonra
Han’a verilmesi lazım olan kısım çıkarıldıktan sonra bütün mallarıma oğlum varis olsun
ve altmış taranın (arazi ölçüsü) geliriyle yaşasın.
Bu vesikayı Sunşa Ket-Kara saklayacaktır. Bütün işlerin başında kimense buluna-
caktır ve Kuvak Tayanç’ın (vasiyetleri ifa işi) başında ise ikinci ve bizim hemşehrimiz As-
kan bulunacaktır.
Bu işleri onlara tevdi ettim. Tanık: Inge, tanık: Kan Toyın.
Bu da benim damgamdır. Ben Kaysı’nın imlası altında yazdım.”
Sadri Maksudi Arsal, Türk Tarihi ve Hukuk, s. 79 (Düzenlenmiştir.)
SIRA SİZDE
İlk Türk devletlerinde töre dinamik bir yapıya sahipti. Töre, koşullar ve imkânlara
göre değişebilirdi. Ancak törenin değişmeyen hükümleri de vardı. Aşağıda verilen töre-
nin değişmeyen hükümlerini açıklayınız.
Könilik: ...................................................................................................................................................................................................
Uzluk: .......................................................................................................................................................................................................
Tüzlük: ....................................................................................................................................................................................................
Kişilik: .....................................................................................................................................................................................................
104