Page 14 - Fen Lisesi Biyoloji 9 | 2.Ünite
P. 14

Bakterilerde, arkelerde, mantarlarda ve bitkilerde hücre zarının dışında hücre duvarı da bulunur. Bakteri-
           lerde hücre duvarı peptidoglikan yapıdadır. Arkelerde ise hücre duvarı çoğunlukla protein içeren pseudopepti-
           doglikan [psödopeptidoglikan (yalancı peptidoglikan)] yapısındadır. Mantarların hücre duvarının ana maddesi
           kitindir. Bitki hücresindeki hücre duvarında ağırlıklı olarak selüloz ve bazı polisakkaritler (pektin, lignin, suberin
           gibi) bulunur. Hücre duvarı; cansız, hücre zarına göre daha kalın ve dayanıklı bir yapıya sahip olduğundan bitki,
           mantar ve bakterileri dışarıdan gelebilecek mekanik etkilere karşı korur. Hücre zarı canlı olduğundan seçici ge-
           çirgen özelliğe, hücre çeperi ise cansız olduğundan tam geçirgen özelliğe sahiptir.






                     Okuma Metni

                                                      ZARLAR VE HAFIZA
                          James kış tatili için üniversiteden eve gelince büyükbabasındaki değişikliği fark etti. O, büyükbaba-
                     sıyla her zaman anahtarlarını ve gözlüğünü kaybetmesi konusunda şakalaşırdı. Büyükannesi öldüğünden
                     beri büyükbabası onlarla yaşıyordu. Şimdi, büyükbabasının hafıza sorunları daha belirgin hâle gelmişti.
                     James yeni arkadaşını büyükbabasıyla tanıştırdığında büyükbabası samimi bir şekilde karşıladı. Fakat bir
                     saat sonra büyükbaba John, torununun arkadaşına dikkatlice bakarak onun kim olduğunu hatırlayamadı.
                          James yaz tatili için eve geldiğinde büyükbabası içine kapanmıştı. Artık günlük olaylar hakkında
                     konuşamıyordu, çoğunlukla kafası karışıktı ve ateş püskürüyordu. James’in büyükbabası Alzheimer (Al-
                     zaymır) hastasıydı. Bu durum, yaşlılarda çok yaygındır fakat onlarla sınırlı değildir. Günümüzdeki pek çok
                     insan, uzun yıllar yaşadığından gittikçe daha fazla Alzheimer vakası teşhis edilmektedir. Fakat semptom-
                     ları, insanlar ve tıp dünyası için yeni değildir.
                          Bu durum, ilk kez 1901 yılında hastalık olarak tanımlandı. O yıl 51 yaşındaki Bayan Auguste’un
                     (Agust) ailesi, onu Almanya’daki Frankfurt Hastanesindeki Dr. Alois Alzheimer’a (Aloiz Alzaymır) getirdi.
                     Auguste’un şiddetli hafıza kaybı vardı ve eşini suçluyordu. Kendisiyle iletişim kurmada zorluk çekiliyordu.
                     Bu semptomlar, ölmeden birkaç yıl öncesinde daha kötüydü. Alzheimer, Bayan Auguste'un beyni üzerinde
                     otopsi yaptı ve beynin düşünme ve konuşma için önemli olan kısımlarında küçülmenin olduğunu gördü.
                     Ayrıca bu alanları mikroskop altında incelediğinde beyin hücrelerinin içinde ve çevresinde anormal pro-
                     tein birikimi olduğunu gördü. Alzheimer’ın ilk vakasından beri hücre biyologları, plak olarak bilinen
                     bu anormal birikintileri incelemişlerdir. Plak oluşumuna neden olan anahtar olayların, beyindeki sinir
                     hücrelerinin plazma zarında meydana geldiği anlaşıldı. Plaklar, amiloyid beta proteini birikimleridir ve
                     bunlar yüksek düzeyde olduğunda beyin hücrelerine karşı zehir etkisi yapar. Amiloyid beta proteinleri,
                     sinir hücrelerinin plazma zarında gömülü olan daha büyük amiloyid öncül proteininin (APP) küçük bir
                     parçasıdır. APP, diğer iki zar proteini β-sekretaz (beta sekretaz) ve ɤ-sekretaz (gama sekretaz) tarafından
                     iki kez kesilir ve zardan hücrenin dışına salınır. Bu proteinlerin hepsi, çeşitli hayvan hücrelerinde mevcut-
                     tur ve dinamik olan hücre zarında önemli birçok role sahiptir. Hatta normal sinir sisteminin gelişimi ve
                     işlevi için gerekli olabilir.
                          Alzheimer hastalığının görüldüğü beyinler, yanlış zamanlarda ve çok fazla miktarda amiloyid beta
                     proteinleri üretebilir. Günümüzde bu hastalık çok artmıştır ve artmaya devam etmektedir. Zarların nasıl
                     yapıldığını ve onların nasıl çalıştığını öğrenmek ve anlamak bu hastalığı tedavi etmenin bir anahtarıdır.

                                                                                         Yaşam Biyoloji Bilimi
                                                                                Sadava Hillis, Heller Berenbaum
                                                                 Çeviri Editörleri: Prof. Dr. Ertunç Gündüz, Prof. Dr. İsmail Türkan
                                                                                                                     (Düzenlenmiştir.)

















            82
   9   10   11   12   13   14   15   16   17   18   19