Page 16 - Fen Lisesi Biyoloji 9 | 2.Ünite
P. 16

b) Mitokondri

                 Canlılar  yaşamlarını  sürdürebilmek  için  enerjiye  ihtiyaç   Ribozom
           duyar.  Bu  enerji  canlılarda  hücresel  solunum  reaksiyonları  ile     Matriks
           sağlanır. Oksijenli solunum, ökaryot hücrelerde mitokondri or-  DNA               Dış zar  İç zar
           ganelinde meydana gelir. Bu nedenle mitokondriler, ökaryot hüc-
           relerin ATP üreten enerji santrali olarak da tanımlanabilir. Mito-
           kondriler çift tabakalı bir zar sistemine sahiptir (Görsel 2.23).   Enzim komp-
           Mitokondrilerin iç ve dış zarı, içerisine protein moleküllerinin   leksleri
           gömülü olduğu çift sıralı yağ tabakasından oluşur. Dış zar düz bir                Zarlar arası boşluk
           yüzeye sahip olmasına rağmen içte bulunan zar kıvrımlar yap-                 Krista
           mıştır. Krista adı verilen bu kıvrımlar mitokondrinin iç yüzeyi-
           nin genişlemesini sağlar. Oksijenli solunum sonunda açığa çıkan   Görsel 2.23: Mitokondri organeli ve çift katlı zar
           ATP enerjisinin büyük kısmı kristalar üzerinde sentezlendiği için   sistemi
           yüzeyin genişlemiş olması birim zamanda üretilen enerji miktarının da artmasını sağlar. Kristaların arasını yani
           mitokondrinin iç kısmını dolduran yarı akışkan sıvıya matriks adı verilir. Matrikste oksijenli solunumda görev
           alan bazı enzimler bulunur. Ayrıca matrikste mitokondriye özgü DNA ve RNA molekülleri ile ribozomlar vardır.
           Bu nedenle mitokondri, enerji ihtiyacı artan hücrelerde hücre bölünmesini beklemeksizin çekirdek kontrolünde
           çoğalır. Enerji tüketiminin çok olduğu kas, sinir, böbrek ve sperm gibi hücrelerde mitokondri sayısı daha fazladır.


           c) Endoplazmik Retikulum
               Sabit  bir  büyüklüğü  ve  şekli  olmayan,  dolayısıyla
           hücre  içindeki  miktarı  sayı  ile  belirtilemeyen  bir  orga-                Çekirdek
           neldir. Olgun alyuvar hücreleri dışında genellikle bütün
           ökaryot  yapılı  hücrelerde  bulunur.  Çekirdek  zarından
           başlayarak sitoplazmaya hatta hücre zarına kadar uzanır
           ve hücre içinde birbiriyle bağlantılı olan geniş bir kanal   Granüllü
           sistemi oluşturur. Üzerinde ribozom taşıyan çeşidine gra-  endoplazmik
                                                                   retikulum
           nüllü endoplazmik retikulum, üzerinde ribozom bulun-
           durmayan  türüne de  granülsüz ya da  düz  endoplazmik
           retikulum denir (Görsel 2.24). Bir hücrede her iki tip en-  Ribozomlar
           doplazmik retikulum aynı anda bulunabilir. Protein sen-
           tezinin  yoğun  olduğu  hücrelerde  granüllü  endoplazmik         Granülsüz endoplazmik retikulum
           retikulum, lipit ve karbonhidrat sentezinin yoğun olduğu
           hücrelerde ise granülsüz endoplazmik retikulum daha faz-  Görsel 2.24: Endoplazmik retikulum
           la bulunur. Endoplazmik retikulum, hücre bölünmesi es-
           nasında kaybolur.
               Granüllü endoplazmik retikulum, zarları üzerindeki
           ribozomlar tarafından sentezlenen proteinleri Golgi aygıtına taşır ve burada proteinler, fonksiyonel duruma ge-
           lebilmeleri için bazı değişimlere uğratılır. Granülsüz endoplazmik retikulum ise yağ ve karbonhidrat (glikojen)
           sentezi ile bunların golgiye aktarılması, hücre içinde madde taşınması ve kas hücrelerinin kasılabilmesi için
           gerekli olan kalsiyumu depo etmekle görevlidir. Ayrıca karaciğer hücrelerinin yağ metabolizmasında görev alır
           ve birtakım zararlı maddeleri (böcek zehiri, ilaç, alkol gibi) değişime uğratarak zararsız hâle getirir.

           ç) Golgi Aygıtı


               İlk defa 1898 yılında İtalyan bilim insanı Camillo Golgi (Kamillo Golgi) tarafından keşfedildiği için bu
           organel onun adıyla anılmaktadır. Golgi aygıtı, olgun alyuvarlar ve sperm gibi ökaryot hücreler ile bakteriler
           gibi prokaryot hücrelerde bulunmaz. Yapısal olarak endoplazmik retikuluma benzer. Fakat Golgi aygıtının ka-
           nalları birbiriyle bağlantılı değildir ve üzerinde ribozom taşımaz. Golgi aygıtı üst üste dizilmiş kanal ve yassı
           keselerden oluşur. Endoplazmik retikuluma göre daha az yer kaplar. Golgi aygıtının görevi, endoplazmik re-
           tikulumdan gelen karbonhidrat, yağ ve proteinleri; glikolipit, glikoprotein ve lipoprotein gibi moleküllere dö-
           nüştürerek bir zarla çevreleyip salgılanacak duruma getirmektir. Dolayısıyla salgı üreten bez (tükürük bezi ve
           endokrin bezi gibi) hücrelerindeki miktarı fazladır. Endoplazmik retikulumda sentezlenen moleküller kesecikler
           içinde Golgiye taşınır. Keseciğin Golgi aygıtının zarıyla birleşmesi sonucu içindeki moleküller Golgi kanallarına
           geçer. Burada son şekline dönüştürülen moleküller, bir kesenin içinde Golgi aygıtından ayrılır (Görsel 2.25).
            84
   11   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21