Page 32 - Fen Lisesi Biyoloji 9 | 3.Ünite
P. 32
3.2.3. Vı̇rüslerı̇n Genel Özellı̇klerı̇
Virüslerin varlığı 19. yüzyılda Louis Pasteur (Luiz
Pastör) ve Robert Koch (Rabırt Koh) tarafından yapılan
araştırmalar sayesinde anlaşılmıştır. Rus biyolog Dmitri
Iwanowski (Dimitri İvanovski), 1892 yılında tütün mo-
zaik hastalığına yakalanan bitkilerden elde ettiği sıvıyı
süzerek bakterilerden arındırmış ve bu sıvının sağlıklı
bitkilerde hastalığa neden olduğunu görmüştür. Böylece
bakteriler dışında hastalığa neden olan başka canlıların
da varlığı anlaşılmıştır. Daha sonra bu canlılara “zehir
ve yapışkan sıvı” anlamına gelen virüs adı verilmiştir
(Görsel 3.102). Ancak çok küçük olduğu için o yıllarda
en gelişmiş ışık mikroskobuyla bile gözlemlenememiş-
tir. Elektron mikroskobunun keşfedilmesiyle ilk olarak
1930 yılında görüntülenmiştir. Bu şekilde bakteri ve vi- Görsel 3.102: Virüsler
rüsün farklı varlıklar olduğu anlaşılmıştır.
Virüslerin en önemli özelliği hücresel yapıya, enzim sistemine ve ribozoma sahip olmamasıdır. Bu nedenle
virüsler, en belirgin canlılık faaliyetlerinden olan protein ve ATP sentezini yapamaz. Dolayısıyla virüsler, dış
ortamda kendi başına herhangi bir canlılık faaliyeti sergileyemez ve doğada yıllarca inaktif olarak kristal hâlde
kalır. Ayrıca virüsler diğer canlıların hücreleri gibi bölünerek çoğalamaz. Bu sebeplerden dolayı virüsler, bazı
bilim insanları tarafından cansız olarak kabul edilir. Virüsler ancak canlı bir hücrenin içine girdiğinde metabolik
aktivite kazanır. Yani virüsler zorunlu hücre içi parazitidir. Kalıtım maddesine (DNA veya RNA) sahip oldukları
için bölünmeden daha farklı bir mekanizma ile çoğalabilir. Bu özelliğinden virüslere cansız demek de doğru
değildir. Sonuç olarak canlı olup olmadığı tartışılan virüsler, canlıların sınıflandırıldığı herhangi bir kategoriye
dâhil edilmemiştir.
Bütün virüsler, kalıtım maddesi (genom) olarak ya Zarf
sadece DNA ya da sadece RNA içerir. DNA veya RNA, Zarf proteini
kapsit adı verilen protein bir kapsül ile sarılıdır. Bu kap-
sül çubuk, heliks, küre veya küp şeklinde olabilir. Kap- Kapsül
sülün temel görevi kalıtım maddesini muhafaza etmektir.
Kapsül ayrıca konakçı hücreye tutunmak için özel pro-
teinler içerir. Bazı virüslerde bu kapsülün dışında yağ Kalıtım materyali
ve protein molekülünden oluşan bir zarf vardır. (Görsel (DNA veya RNA)
3.103).
Virüsler sahip olduğu nükleik asit bakımından
büyük çeşitlilik gösterir. Örneğin bazı virüslerin DNA’sı Görsel 3.103: Bir virüsün genel yapısı
çift iplikten oluşurken bazılarınınki tek iplikten oluş-
muştur. Yine DNA bazı virüslerde doğrusal, bazılarında Baş
halkasal yapıdadır. Pek çok virüs, RNA genlerine sahip Kalıtım materyali
olmasıyla diğer tüm organizmalardan ayrılır. Çoğun- (DNA)
lukla RNA tek ipliklidir. Fakat çift iplikli RNA taşıyan Boyun
virüslere de rastlanmıştır. Virüsün cinsine bağlı olarak
sahip olduğu nükleik asit, 3 500-600 000 arasında nükle-
otit içeren tek bir molekül hâlindedir. Bitki virüslerinde
nükleik asit olarak RNA bulunur. Hayvan virüslerinin Kuyruk
bazılarında RNA bazılarında ise DNA vardır. Bakteriler-
de çoğalan virüslere bakteriyofaj adı verilir ve genom
olarak DNA içerir (Görsel 3.104).
Görsel 3.104: Bakteriyofaj ve kısımları
Düşünelim-Tartışalım
Sizce bitki tohumlarının virüslerle ortak olan özelliği nedir? Sınıfta arkadaşlarınızla tartışınız.
146