Page 10 - Türk Dili ve Edebiyatı 10 | 7.Ünite
P. 10
7. ÜNİTE
2 METİN
Hazırlık
1. Tarihte topluma katkısı olmuş hangi kişiyle ilgili bir anınız olsun isterdiniz? Niçin?
2. Yaşadıklarınızı günü gününe yazmayı mı yoksa üzerinden zaman geçtikten sonra aklınızda kaldı-
ğı kadarıyla aktarmayı mı tercih edersiniz? Düşüncelerinizi nedenleriyle paylaşınız.
İZMİR KAPILARINDA MUSTAFA KEMAL
Ordunun İzmir’e girdiği haberini alınca, Yakup Kadri ile beraber bir İtalyan yolcu vapuruna atla-
dık ve yola çıktık. Başkumandan Gazi ve Müşir Mustafa Kemal Paşa’yı görmeğe gidiyorduk.
Limana girdiğimiz vakit, şehre çıkmak isteyen yolcuların kâğıtlarına bakmak üzere, birkaç subay
vapura geldiler. Yakup’la beni hemen bıraktılar.
Rıhtım üstünde sırtlarını yapı duvarına dayayıp sefer yorgunluğunu gideren boz esvaplı asker-
lerden başka kimse yoktu. Doğru Kremer Palas oteline gittik. İki oda tuttuk ve eşyalarımızı bırakarak
başkumandanlık karargâhını araştırmağa koyulduk.
Bilginiz Olsun Kordon üstünde bir evi salık verdiler, gittik. Alt katın açık penceresin-
Kişilerin yaşamından den, masası başında oturan Mustafa Kemal’in keskin profilini görüyor-
beslenen anılar, geçmişin duk. Bir İngiliz subayı karşısında ve ayakta idi.
tanıklığını yapan öğretici Onunla konuşması bitince bizi hemen yanına çağırdı:
metinlerdir. “-İstanbul’dan ne var, ne yok?” diye sordu. Yakub’un “İkdam”da, be-
nim “Akşam”da yazdıklarımızı ötedenberi takibettiğini öğrenmiştik. Biz
de onun yabancısı olmamakla beraber, heyecanımızı güç tutuyorduk.
İzmir kıyılarında Mustafa Kemal… Bu, rüya gibi bir şeydi. Yanık yüzlü, tığ gibi endamlı, ürkütücü
ve engin bakışlı, acaba hangi masaldaki kahraman bize o sabah görünen Mustafa Kemal kadar güçlü
olmuştur.
Sonra bizi başka bir odada, büyükçe bir masanın başındaki Garp Cephesi Kumandanı İsmet Pa-
şa’ya gönderdi, “-İstanbul’da haber var” dedi. İsmet Paşa ile tanışıklığımız daha eski idi.
Bu korkunç yangının başladığı gündür. Eşyalarımızı almak için bile bir daha Kremer Palas’a dö-
nemedik. Ateş büyüdükçe ve sardıkça rıhtım boyu halk kalabalığından kararmağa başladı. Mustafa
Kemal’in bu evi bırakarak ya Karşıyaka yahut Göztepe taraflarına gitmesi lâzımdı. Fakat yanına kim
girse reddediyordu. Başyaver Salih bize:
“- Misafirsiniz, belki sizi paylamaz, bir de siz teklif etseniz…” demişti.
Doğrusu bu akıl verme vazifesini üstümüze almak istemedik.
Akşam saatleri geldi. Kordon arkası ateş, kordon boyu çığlık içindeydi. Kayıklarla limandaki ya-
bancı zırhlılara koşuşan halkı, merdiven başlarındaki süngülü nöbetçiler geri kovuyorlardı. Mustafa
256