Page 17 - Türk Dili ve Edebiyatı 12 | 2.Ünite
P. 17
HİKÂYE
YAZARIN BİYOGRAFİSİ
ADALET AĞAOĞLU (1929-…): Cumhuriyet Dönemi yazarlarındandır. Anka-
ra’da doğan sanatçı, Ankara Kız Lisesi ve Ankara Üniversitesi Fransız Dili ve
Edebiyatı Bölümünü bitirdi. 1951’de Ankara Radyosu’na dramaturg olarak
girdi; ardından radyo tiyatrosu müdürlüğü gibi çeşitli görevlerde bulunan ya-
zar, birçok türde eser verdi. Kendine özgü anlatım biçimleri geliştiren yazar;
doğa, toplum ve zaman ilişkilerinin bireyin iç dünyasındaki yansımalarını
irdeledi. Eserlerinde toplumun çalkantılı dönemlerini ve bu dönemlerin bi-
reyler üzerindeki etkilerini yansıttı. Yazarın Ölmeye Yatmak, Bir Düğün Ge-
cesi, Hayır adlı romanları Dar Zamanlar başlığı altında bir üçleme olarak ya-
yımlandı. Yüksek Gerilim, Hadi Gidelim, Sessizliğin İlk Sesi hikâye; Fikrimin
İnce Gülü, Ruh Üşümesi, Romantik Bir Viyana Yazı roman; Evcilik Oyunu, Tombala tiyatro türündeki
eserlerinden bazılarıdır. Dert Dinleme Uzmanı, yazarın 2014’te yayımladığı son romanıdır.
DİL BİLGİSİ
1. Aşağıdaki cümlelerde geçen ikilemelerin cümlelere kattığı anlamları söyleyiniz.
• Kasa yapımında çalışan kaportacı arkadaşı, sabah akşam karşısına geçip de inatla, sabırla, ona
bunu öğretmeye kalkana dek, önemsiz bir iş yapmakta olduğunu bilmezdi.
• Dükkân, vitrin önleri omuz omuza insan.
2. Aşağıdaki parçada yazımı yanlış olan kelimeleri bulunuz. Bulduğunuz kelimelerin altını çiziniz.
Bisküvi, çikolata, kağıtlı şeker, zeytin yağı, sabun yapım evleriyle küçük tamir atölyelerinin yan-
yana odalarda bulunduğu, sefertasına benzeyen hanlardan birinin genzi tıkıyan pis havası içinde
ekmeğini küçücük pedalıyla kazanmaya çalışan bir arkadaşı görmeğe gitmiştim. Bulamadım. Dö-
necektimki, kapı yanında duran büyükce bir tahta sandığın içinde onu gördüm: Peynir ekmekle
domates yiyordu. Kirli, kıvır kıvır saçları vardı. Makina yağıyla kararmış yüzü, içlerinden aydınla-
nan harikulâde yeşil gözleri…
BİLGİNİZ OLSUN
Aşağıda geleneksel sanatlarımızdan olan “ebru sanatı” ile ilgili bilgiler içeren bir metin yer al-
maktadır.
Ebrûculuk: Kelimenin aslı Farsça ebrîdir. Kaynak eserlerde de daima ebrî ola-
rak geçmektedir. Bulut renginde, buluta benzer, bulut gibi dalgalı veya bulutlu
manasına gelmektedir. Kâğıtların üzerini boya ile tıpkı mermer damarları gibi
renkli dalgalar halinde boyama ve şekillendirme işine ebrûlama tabir olunur, bu
kâğıtlara da ebrûlu kâğıt denirdi. Özel bir tarzda, çeşitli şekil ve desenlerle boya-
nan ebrûlu kâğıt, daha çok cilt ve hüsn-i hat levhalarının kenarı için kullanılırdı.
Eskiden ebrûlu kâğıtlar kitap ve defterlerde kap kâğıdı olarak da kullanılmıştır.
Ebrûculuk sanatında çok ileri giden Türkler, Türk ebrûlarını Doğu’da ve Batı’da Abdulgafar Terzi
meşhur etmişlerdir. Öyle ki, Avrupa’ya ebrulu kâğıt Doğu’dan intikal etmiştir. XV. yüzyılda İtalya’ya
giden Türk mücellitler, kendi tarz cilt sanatlarını yaymışlardır. Bu arada kâğıt ebrûlamasını da öğre-
terek, ebrûculuğu Avrupa’da zamanın modası hâline getirmişlerdir.
Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi
51