Page 44 - Özel Eğitim İhtiyacı Olan Öğrenciler
P. 44

ORTAÖĞRETİM KADEMESİNDE KAYNAŞTIRMA/BÜTÜNLEŞTİRME YOLUYLA EĞİTİM UYGULAMALARI

               OSB'li bireylerle ilgili tanımlar ve belirtiler her zaman tam olarak bir arada bulunmayabilir ve zamanla
        değişerek yeni belirtiler ortaya çıkabilir. Bu nedenle belirtilerin sıklığı, yoğunluğu, şiddeti ve ne zaman ortaya
        çıktığı dikkatlice incelenmelidir (Koegel vd., 2005). Örneğin her çocuğun çamaşır makinesini izlemesi OSB ile
        ilişkilendirilmemelidir. Ancak belirli bir davranışın gözlemlenmesi ve tanımlanması önemlidir. OSB'li bireylerde
        dil ve iletişim alanında yaşanan yetersizlikler genellikle aileler tarafından fark edilir ancak bu durum başlangıç-
        ta genellikle işitme veya konuşma bozukluklarıyla ilişkilendirilir. OSB dışındaki durumlarda bireyler genellikle
        el, kol hareketleri, işaretler ve mimikler gibi sözel olmayan iletişim biçimleriyle iletişim kurma çabası içinde olur-
        ken OSB'li bireylerde bu tür bir çaba genellikle gözlemlenmez (Jonhson vd., 2007). Bu sebeple davranışların
        dikkatli bir şekilde gözlemlenmesi gerekmektedir.
               OSB, genellikle birden fazla olmak üzere, bireylerin birçok gelişim alanını olumsuz etkileyen bir bozuk-
        luktur. Bu nedenle etkilenen alanlar, belirtilerin çeşitliliği ve şiddeti, çocuğun ve ailesinin özellikleri ve ihtiyaçları,
        bozukluğun etkilediği düzey, müdahale ve eğitim gereksinimleri gibi birçok değişken dikkate alınarak OSB'li bi-
        reylere çok boyutlu ve kişiye özgü bir yaklaşımla, mümkün olan en erken yaşta eğitim verilmelidir (Diken, 2016).
        ada zorluklara neden olmaktadır (Kırcaali-İftar, 2018).


























        2. Tanılanma Süreci
               OSB’nin erken tanısının önemi ve bunun için geliştirilen sistemlerin etkinliği kanıtlanmış olmasına rağ-
        men Türkiye’de ne yazık ki sistematik bir tarama programı uygulanmamaktadır. Mevcut durumda tarama, tanı
        araçları ve sistemlerinin kullanılabilmesi için ailelerin başvurması gerekmektedir. Bu durum, özellikle ilk çocu-
        ğuna sahip ve çocuk gelişimi hakkında yeterli bilgisi olmayan aileler için riskler ve sorumluluklar taşımaktadır
        (Yiğitoğlu ve Odluyurt, 2021). Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından hazırlanan eylem planına göre
        OSB’nin erken dönemde tanılanmasında sağlık profesyonellerinin üzerine önemli görevler düşmektedir (Ay-
        dın & Özgen, 2018). Sistematik bir tanılama programının olmamasına rağmen 2006 yılında Sağlık Bakanlığı
        ve Tohum Otizm Vakfı tarafından yürütülen “Otizm Tarama Projesi” kapsamında 41.290 çocuk (Tohum Otizm
        Vakfı, Otizm Tarama Projesi Sonuç Raporu, 2008); Aralık 2017’de tamamlanan “Otizmde Tarama, Tanılama
        ve Eğitim Modelinin Geliştirilmesi Projesi”nde ise 9.010 çocuk değerlendirilmiştir (Tohum Otizm Vakfı, Otizmde
        Tarama, Tanılama ve Eğitim Modelinin Geliştirilmesi Projesi Sonuç Raporu, 2017). Ayrıca Sağlık Bakanlığı Halk
        Sağlığı Genel Müdürlüğü 2017 yılında OSB Tarama ve Takip Programı’nı başlatarak erken tanı ve tedavi sü-
        reçlerinin hızlandırılması amacıyla aile hekimleri ve aile sağlığı çalışanlarına yönelik eğitimler düzenlemiştir. Bu
        eğitimler, ülkenin 77 ilinde “Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı Uzmanı”, “Çocuk Gelişimci”, “Psikolog” ve “Sosyolog”lar-
        dan oluşan ekipler tarafından verilmiştir. Mart 2020’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan OSB özelindeki
        araştırma raporunda 2018 yılında ülke genelinde aile hekimleri tarafından 667.323 çocuğun OSB açısından
        değerlendirildiği, bu değerlendirmede 15.087 çocuğun tespit edildiği ve çocuk ve ergen ruh sağlığı doktorla-
        rınca yapılan değerlendirmeler sonucunda 805 çocuğa otizm tanısı konulduğu belirtilmiştir (TBMM, 2020).

    44
   39   40   41   42   43   44   45   46   47   48   49