Page 47 - Özel Eğitim İhtiyacı Olan Öğrenciler
P. 47
ÖZEL EĞITIM IHTIYACI OLAN ÖĞRENCILER
4. OSB’nin Nedenleri ve Türleri
OSB'nin 1980 yılında tıp literatürüne ilk kez kabul edilmesi, bilim alanında yeni değişkenlerin incelen-
mesine yönelik süreçleri başlatmıştır. Bilimin amaçları doğrultusunda betimlemeden kontrol etmeye kadar
uzanan bir süreç OSB için henüz tamamlanmamıştır. Araştırmacılar, Kaner (1943) ile başlayarak OSB'nin ne
olduğunu açıklama sürecinden sonra OSB'nin nedenlerini ve OSB ile ilişkili değişkenleri araştırmaya başlamış-
lardır (Özdemir, 2014). Araştırmaların nihai amacı OSB'yi tedavi etmek ve kontrol altına almak olsa da OSB'ye
neyin sebep olduğuna dair kesin sonuçlara henüz ulaşılamamıştır (Diken, 2010).
Günümüzde en yaygın kabul gören görüş, OSB'nin genetik ve çevresel faktörlerin karmaşık bir etki-
leşiminin sonucu olduğudur (Kaymak, 2016). Ancak hangi genetik faktörlerin ve hangi çevresel faktörlerin
OSB'ye yol açtığı ve nasıl etkileşime girdiği henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Genetik araştırmalar, bazı gene-
tik bozuklukların OSB ile ilişkili olduğunu ortaya koymuştur. Örneğin Rett sendromunun nedeni olarak MCEP2
genindeki mutasyonlar belirlenmiştir (Amir vd., 1999). Ancak OSB için henüz benzer bir genetik neden tespit
edilememiştir. Genetik çalışmaların yanı sıra tıp alanında farklı araştırma konuları da OSB'nin nedenlerini an-
lamak için incelenmektedir. Bu konular arasında aşılar, çevresel faktörler, gebelik süreci, kullanılan ilaçlar, anne
ve babanın yaşı gibi faktörler bulunmaktadır (Birkan, 2010; Yirmiya ve Charman, 2010).
OSB'nin nedenlerini anlamak için günümüzde yürütülen çalışmaların çoğu tıp alanında yoğunlaşmış
olsa da tarihsel süreçte farklı disiplinlerden ve bakış açılarından yaklaşımlar geliştirilmiştir. Öncelikle Kanner
(1943), ebeveynlerin kişilik özelliklerine odaklanarak OSB'yi anne baba karakter özellikleriyle açıklamaya ça-
lışmıştır. Ancak OSB belirtilerinin erken çocukluk döneminde ortaya çıkması bu görüşün geçerliliğini sınırlamış-
tır. Psikoanalitik yaklaşımın etkisiyle özellikle anne-çocuk etkileşimi üzerine odaklanan araştırmalar, "boş kale"
(The Empty Fortress) ve "buzdolabı anne" gibi modeller geliştirmiştir. Bu modeller, OSB'yi duygusal ve psikolo-
jik kaynaklı bir bozukluk olarak ele almış ve genellikle ebeveyn tutumları ve aile ortamında yaşanan duygusal
travmaları odak noktası haline getirmiştir (Feinstein, 2010; Özdemir, 2014; Zelan, 2000). Ancak tıp alanında
görüntüleme teknolojilerindeki gelişmeler OSB'li çocukların beyin yapılarında anormallikler olduğunu ortaya
koymuştur. Böylece geliştirilen modeller geçerliliklerini yitirmiştir. (Courchesne vd., 2003; Nebel-Schwalm ve
Matson, 2008; Mosconi vd., 2009).
47