Page 46 - Özel Eğitim İhtiyacı Olan Öğrenciler
P. 46
ORTAÖĞRETİM KADEMESİNDE KAYNAŞTIRMA/BÜTÜNLEŞTİRME YOLUYLA EĞİTİM UYGULAMALARI
3) Bahsedilen belirtilerin erken çocukluk döneminde ortaya çıkması beklenir. Ancak bireyin sahip olduğu sı-
nırlı beceriler sosyal çevrenin beklentilerini karşıladığı sürece veya birey zamanla bazı stratejileri öğrendi-
ği takdirde belirtiler daha sonraki yaşlarda daha belirgin hâle gelebilir.
4) Belirtiler bireyin sosyal yaşantısını, mesleki hayatını veya günlük yaşam aktivitelerini olumsuz etkileyerek
işlevselliğinde önemli bir kayba yol açar. Bu durum, bireyin yaşamını bağımsız sürdürmesini ve sosyal çev-
resiyle sağlıklı ilişkiler kurmasını zorlaştırır.
5) Belirtilerin zihinsel yetersizlik veya genel gelişimsel gecikme gibi diğer durumlarla açıklanamaması önem-
lidir. Otizm spektrum bozukluğu ve zihinsel yetersizlik sıklıkla birlikte görülebilir. Ancak her iki durumun
birlikte tanılanabilmesi için bireyin sosyal iletişim becerilerinin beklenen gelişim düzeyinin altında olması
gerekir.
3. OSB’nin Yaygınlığı
OSB, nörolojik alanlarda en yaygın görülen bozukluklardan biridir (Au-
tism Speaks, 2014) ve gelişimsel yetersizlikler içinde zihinsel yetersizlikten sonra
en sık rastlanan yaygın gelişimsel yetersizlik türü olarak bilinir (Centers for Disea-
se Control and Prevention-CDC, 2007). Hem dünya genelinde hem de ülkemizde
özel eğitimde sıklıkla ele alınan ve karşılaşılan yetersizlikler arasındadır (Kırca-
ali-İftar, 2018). Dünya Sağlık Örgütü'ne göre Türkiye'de yaklaşık 90.000 otizmli
birey olduğu tahmin edilmektedir (Şahbaz, 2017). Başka bir araştırmaya göre
ise Türkiye'de yaklaşık 550 bin otizmli birey bulunmakta ve 0-14 yaş arası otizmli
çocuk sayısının 140 bin civarında olduğu düşünülmektedir (Tohum Otizm Vakfı,
Down Sendromu, Otizm ve Diğer Gelişim Bozukluklarının Yaygınlığının Tespiti ile
ilgili Bireylerin ve Ailelerinin Sorunlarının Çözümü İçin Alınması Gereken Tedbirle-
rin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu, 2020).
Türkiye'de OSB ve OSB'li bireylere ilişkin güncel ve sistematik bir veri bulunmamaktadır. Dünya gene-
linde OSB görülme sıklığına ilişkin referans kaynağı olarak Amerika Birleşik Devletleri Hastalıkları Kontrol ve
Önleme Merkezi'nin (Centers for Disease Control and Prevention - CDC) çalışmaları kabul edilmektedir. CD-
C'nin yıllar içinde yaptığı araştırmalar, OSB görülme sıklığında belirgin bir artış olduğunu göstermektedir. OSB
görülme sıklığı; 1995 yılında 1/500, 2001 yılında 1/250, 2006 yılında 1/150, 2009 yılında 1/110, 2012 yılında
1/88, 2014 yılında 1/68, 2016 yılında 1/54 ve 2018 yılında 1/59 olarak rapor edilmiştir.
OSB sıklığındaki bu artışın yanı sıra OSB tanı koyma yaşı da değişmiştir. 2020 yılı itibarıyla OSB tanısı,
3 yaş ve üzeri çocuklara konulurken artık 2 yaş ve üzeri çocuklara da konulabilmektedir (https://www.autisms-
peaks.org/autism-statistics, 2020). OSB'nin görülme sıklığındaki artışın çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bun-
lardan biri, tanı kriterlerinin genişletilerek daha fazla çocuğu kapsamaya başlaması ve farkındalık düzeyinin
yükselmesidir (Fombonne, 2005; Hall, 2009; Johnson ve Myers, 2007; Korkmaz, 2010; Yosunkaya, 2013). Bu
artışla ilgili bir destekleyici bulgu, yüksek eğitim seviyesine sahip kişilerin yaşadığı yerlerde ve üniversite mezu-
nu ebeveynler arasında OSB görülme oranının 4 kat daha fazla olması şeklinde belirtilmiş ve bu durum eğitim
düzeyiyle artan farkındalıkla açıklanmıştır (Korkmaz, 2010). OSB'nin her ırk, kültür, toplum ve coğrafyada ben-
zer düzeyde karşılaşılan bir yetersizlik olduğu belirtilmektedir (Kirk vd., 2014; Selimoğlu vd., 2014).
OSB görülme oranındaki artışın diğer bir nedeni olarak, tanılama araçlarının geliştirilmesi, bunların
uygulanması ve alan uzmanlarının sayısının artmasıyla daha geniş kitlelerin tarama çalışmalarına daha hızlı
ve etkili bir şekilde dahil olabilmesi gösterilmektedir (Özeren, 2013; Şener ve Özkul, 2013). Ayrıca 1990 yılında
kabul edilen Yetersizliği Olan Bireylerin Eğitim Yasası (IDEA) öncesi, OSB'li bireyler özel eğitim hizmetlerinden
yararlanamıyordu ve bu bireyler genellikle zihinsel yetersizlik ya da duygusal bozukluk gösteren çocuklar ola-
rak tanımlanıyordu. Yasal düzenlemenin ardından OSB'li bireyler kendi gelişim ve yetersizlik alanlarına uygun
olarak tanı almaya başladıkça görülme sıklığında artış olduğu düşünülmektedir (Johnson, vd., 2007). Son ola-
rak OSB'ye yol açan çevresel faktörlerde ve risklerde yaşanan artışın da OSB görülme oranındaki artışa katkı-
da bulunduğu ifade edilmektedir (Yirmiya ve Charman, 2010).
46