Page 58 - Özel Eğitim İhtiyacı Olan Öğrenciler
P. 58
ORTAÖĞRETİM KADEMESİNDE KAYNAŞTIRMA/BÜTÜNLEŞTİRME YOLUYLA EĞİTİM UYGULAMALARI
Ölçüt E: Belirtiler başka bir psikiyatrik bozukluktan (örneğin şizofreni veya kaygı bozukluğu) kaynak-
lanmıyor olmalıdır.
Bu ölçütler, tanı konulurken dikkatle değerlendirilmelidir. Belirtilerin şiddeti ve süresi, kişinin günlük ya-
şamını ne ölçüde etkilediği, bu değerlendirmenin önemli bir parçasıdır. DEHB tanısı koyarken bu belirtilerin
diğer olası tıbbi veya psikolojik faktörlerle açıklanamaması da önemlidir.
DSM-5’te tanımlanan beş ana tanı ölçütünden A ölçütü, DEHB tanısında en kapsamlı ve detaylı ola-
nıdır. Bu ölçüt, öğrencilerin değerlendirilmeleri ve yönlendirilmeleri sürecinde eğitimciler, çocuk ve ergen psiki-
yatrları, psikologlar gibi DEHB ile ilgilenen profesyonellere önemli bilgiler sunar. A ölçütü, öğrencinin gelişimsel
düzeyine uygun olmayan ve sosyal, akademik veya iş yaşamını olumsuz etkileyen dikkatsizlik, aşırı hareketlilik
ve dürtüsellik belirtilerini içerir.
Bu ölçüt, belirtilerin 17 yaş altındaki bireylerde altı veya daha fazla, 17 yaş ve üzeri bireylerde ise en
az beş olması ve bu belirtilerin en az altı ay süreyle devam etmesi gerektiğini belirtir. DEHB'nin tanısında, be-
lirtilerin birden fazla ortamda (ev, okul, iş yeri) gözlemlenmesi ve kişinin sosyal, okul veya iş yaşamını olumsuz
etkilemesi gerekir.
A ölçütüne ek olarak, B, C, D ve E ölçütleri de değerlendirilir ve DEHB’nin üç farklı görünümü tanımlanır.
Bu ölçütler, DEHB tanısı konulurken kullanılan standart kriterlerdir ve tanı sürecindeki kararları yönlendirmede
önemli bir rol oynar.
Dikkat Tanımı
Dikkat, yürütücü fonksiyonlardan biri olarak alan yazında çeşitli şekillerde tanımlanmıştır. Temelde
dikkat duyu organları aracılığıyla algılanan uyaranların hedef ve ihtiyaçlar doğrultusunda seçilerek ilgisiz
olanların filtre edilmesi sürecidir. Bu süreç, sinir sisteminin önemli görevlerinden biri olarak kabul edilir. Dikkat,
bireyin duyu organlarıyla aldığı bilgileri zihinsel olarak yönlendirme yeteneği sayesinde mevcut uyaranlar ara-
sından anın gereksinimlerine uygun olanları seçip odaklanmasını sağlar. Bu; düşünme, bilişsel işlevler, duygusal
ve algısal süreçler için temel bir ön koşuldur. Budak (2005), Karakaş (1997) ve Kolb ile Winshaw'ın (1996) çalış-
malarına göre dikkat aynı zamanda öğrenme sürecinin de başlangıç noktasıdır. Gestalt teorisinde ise dikkat bir
şekil ile arka plan arasındaki farkları belirleyebilme yetisi olarak ifade edilir. Enns ise 1990 yılında dikkati, sosyal
veya fiziksel çevreden gelen bilgilerin beyinde entegre edilmesi yeteneği olarak tanımlamıştır.
58