Page 119 - ÇAĞDAŞ DÜNYA SANATI TARİHİ 12
P. 119

20. YÜZYIL  ÇAĞDAŞ SANAT AKIMLARI

                                                            Sanatçı  eski  Yunan  mimarlığının  sütunlu  yapılarıyla
                                                            biçimlenen  çevrelerden  tren  istasyonlarına,  İtalyan
                                                            köşklerinden boğucu atmosferli bekleme odalarına kadar
                                                            çeşitli mekânları resimlerine konu edinmiştir. Onun resim-
                                                            lerinde  çoğunlukla  bu  mekânları  şenlendiren  kocaman
                                                            gözlü çıplak kadın figürleri ile bürokrat giyimli erkekler,
                                                            anlamı belirsiz bir gelişmeyi bekler gibidirler. Onun tüm
                                                            resimlerinde  rüyalar  dünyasını  çağrıştıran  bir  tiyatro
                                                            havası egemendir. Eserlerinden bazıları “Uyuyan Venüs”,
                                                            “Dantelli  Kadın”,  “Tatlı  Gece”,  “Aynadaki  Kadın”,
                                                            “Dantel  Biçimli  Cenaze  Korteji”,  “Uyuyan  Kent”,  “Su
                                                            Perileri”, “Pygmalion” (Pigmalion), “Sokaktaki Adam”,
                                                            “Sirenlerin  Koyu”,  “Noktürn”,  “Kızıl  Şehir”,  “Gezinen
                                                            Kadın ve Bilgin”, “Çarmıha Gerilmeler”, “Noel Gecesi”,
                                                            “Dünyanın  Sonu”,  “Gölgeler”,  “Klasik  Bir  Peyzaj’da
                     Görsel 4.50: Mermaids Köyü, Delvaux, 1942,  Genç Kadınlar”, “Vigil”, “Orman Perileri”, “Kentte Tan
                           Chicago Sanat Enstitüsü          Vakti”, “Mermaids (Mörmeyds) Köyü”dür (Görsel 4.50).

            Henri Rousseau (1844-1910):  Naif  resmin  en  önemli
            temsilcilerindendir.  Le  Douanier  (Lö  Doni)  adıyla  da
            bilinir.  Paris  gümrüğünde  küçük  bir  memurken  boş
            zamanlarında resimle uğraşarak bu alanda kendi kendini
            yetiştirdi.  1885  yılında  emekli  olunca  tümüyle  resme
            yöneldi.  Eserlerini  ilk  kez  1886’da  Bağımsızlar
            Salonu’nda sergiledi. Önceleri alay konusu olan resimleri,
            yazar  A.  Jarry’nin  (Cerri)  kendisini  aydın  çevrelere
            tanıtmasından sonra yenilik arayan sanatçı ve eleştirmen-
            lerin  ilgisini  çekti.  Çocuk  resimlerini  ve  halk  sanatını
            anımsatan naifliğiyle gerçekçi, ayrıntıda son derece titiz
            ama  çok  yalınlaştırılmış  biçimlere  yer  veren  şiirsel  ve
            düşlemsel bir resim anlayışı geliştirdi. Günlük yaşamdan
            kesitler,  Paris  ve  çevresinin  görünümleri,  egzotik   Görsel 4.51: Uyuyan Çingene, Rousseau,
                                                                       1897, Modern Sanat Müzesi, New York
            manzaralar, portreler, çiçekler, askerî resmi geçitler, spor
            gösterileri ve simgesel sahneler onun tercih ettiği konulardı. Son döneminde gerçekleştirdiği cangıl resimlerinde büyük
            yapraklı  yeşil  bitkiler,  renkli  kuşlar  ve  vahşi  hayvanların  yanı  sıra  masalsı  figürler  görülür.  Henri  Rousseau
            gerçeküstücüler  başta  olmak  üzere  birçok  çağdaş  ressamı  etkilemiştir.  Eserlerinden  bazıları  “Savaş”,  “Uyuyan
            Çingene” (Görsel 4.51), “Aç Aslan”, “Yılan Oynatan Kadın”, “Batan Güneşli Cangıl Manzarası”, “Düş”, ve “Karnaval
            Akşamı”dır.

            C) EKSPRESYONİZM (Dışavurumculuk)

            20. yüzyılın en önemli sanat akımlarından biri de Almanya’da ortaya çıkan ekspresyonizmdir. Ekspresyonizm ve ekspre-
            syonist sözcükleri sanat söyleminde ilk kez  20. yüzyılın başlarında Avrupa’nın avangart sanat hareketlerini kapsayacak
            biçimde kullanılmıştır. Empresyonizme tepki olarak doğan ve dışavurumculuk anlamına gelen bu akıma sanatçıların
            yönelmelerinin sebepleri; ekonomik sorunlar, siyasi karışıklıklar, sosyal dengesizliklerdir. Dış görüntüye bağlı empres-
            yonizmin tam tersine bir iç dünya görüşünün anlatımını savunan ekspresyonizm, yüzyılın en sürekli ve en geniş kapsamlı
            anlayışı olmuştur. Ekspresyonistlerin temel amacı, 19. yüzyılın sonlarında yeni endüstriyel yaşamın insan üzerinde bırak-
            tığı  tüm  olumsuzlukları  ele  almak  ve  bu  insanın  ilk  kez  karşılaştığı  yeni  yaşama  karşı  isyanını  biçimlendirmektir.
            Sanatçılar bu duygularını iyi bir şekilde dile getirmek, daha güçlü yansıtabilmek adına resimlerinde denge ve güzellik
            gibi geleneksel kavramlardan uzaklaşarak biçim bozma yöntemini kullanmışlardır.
            Ekspresyonizmde resim bir ifade alanı olarak görülmüş ve resimlerde ortak düşünceye dayanan bireysellik gözlen-
            miştir. Desenler kendiliğinden ortaya çıkan tepkilerden oluşmuştur. Çizgi ve renk kullanımı konusundaki özgürlük
            duyguların yapıtlara yansımasını sağlamıştır. Bu akımla sanatçılar resimlerinde doğayı ve toplumu nesnel bir şekilde
            yansıtmak yerine öznel ya da içsel gerçeğin yansımasını istemişlerdir. Ekspresyonistler görüneni değil gördüklerini
            kendi yorum ve duygularıyla harmanlamışlar, resimde sadece güzelin değil çirkinin de yer alabileceğini göstermişlerdir.
            Karamsar renklerin yanı sıra coşkulu renklerin de kullanıldığı ekspresyonizmde renkler asla nesnelerin kendi rengi değildir.




            116
   114   115   116   117   118   119   120   121   122   123   124