Page 42 - ÇAĞDAŞ DÜNYA SANATI TARİHİ 12
P. 42
2. ÜNİTE
Resim alanında ışık-gölge ilişkisi yeni bir estetik anlayışın
ortaya çıkmasını sağlamıştır. Barok sanatın son dönemle-
rine doğru özellikle mimari ve dekorasyonda rokoko
üslubu etkili olmuştur. Rokoko üslubu saray ve çevresin-
dekiler ile zengin soyluların hayatlarının konu edildiği bir
dönem olmuştur (Görsel 2.9). Rokoko, Barok Dönem’in
mimari, resim ve heykel anlayışlarına karşı bir üslup olarak
bilinmiştir. Bazı yönleri ile barokun devamı olarak
nitelendirilen ve şatafatlı, aşırı süslemeci dekoratif bir
üslup olan rokoko yerini neoklasisizm akımına bırakmıştır.
Avrupa’da 18. yüzyılda Aydınlanma Çağı denilen dönem
başlamıştır. Bu dönemde amaç, insanları eski düzenden
kurtararak aklın düzenine sokmaya çalışmak olmuştur. Bu
nedenle bu döneme “Aydınlanma Çağı” ya da “Akıl Çağı”
denmiştir. Bu süreçte akıl, bilim, bilgi ve deneyimler Görsel 2.9: Çobanlar, Watteau,1717,
gündelik hayatın vazgeçilmezleri arasına girmiştir. Charlottenburg Okulu, Berlin
Yeniliklerin ve sanayinin etkisiyle beraber özellikle İngiltere’nin öncülüğünde makineleşmeye başlanılması ile mutlaki-
yetçi krallıkların ve kilisenin gücü sarsılmıştır. Bu yüzyılda bilimsel araştırmalar ön plana çıkmış ve çok sayıda buluş
gerçekleştirilmiştir. Buharlı makinelerin yapılmasıyla uluslararası ticaret yaygınlaşmıştır. Bununla beraber ekonomide
siyasal ve kültürel alanlarda yeni anlayışlar ortaya çıkmıştır. Sanayinin gelişmesi ile beraber kentlerin nüfusu artmış,
aydınlanma felsefesi modern toplumun ve sanatın da temellerinin atılmasında etkili olmuştur. Bu dönemde farklı yaşam
tarzları ve düşünceler ortaya çıkmış, zarafet ve incelik sanatsal etkinliklerde çok güçlü bir ifade bulmuştur. Edebiyat,
müzik, resim, heykel ve mimari gibi sanat dalları yeni gelişen düşüncelerle daha özerk çalışma alanlarına sahip olmuştur.
Özellikle resim sanatında çalışılan konular değişmeye başlamış, dönemin felsefi bakış açısına paralel olarak kent ve kır
yaşamından gerçekçi hayatlar resmin konusu olmuştur. Bu yüzyılda resim sanatı romantik ve gerçekçi olarak tanımlan-
mıştır. Ortaya çıkan empresyonizm resim akımı yüzyılın sonunda modern sanatın ortaya çıkmasında önemli bir etken
olmuştur.
19. yüzyıla gelindiğinde sanat anlayışlarında öncü akımlar (avangart), sanatta görülen geleneksel kural ve
standartları sorgulamaya başlamıştır. Bu anlayışta “Geçmişle ilgili tüm bağlar koparılmalı ve çağdaşlığın
ruhu eserlerde görsel olarak verilmeli” yaklaşımı hâkim olmuştur. Sanatçılar geçmişten gelen mekân,
biçim, renk ve konu seçimi gibi geleneksel kavramlara karşı durmuşlar; duygu, zekâ ve soyutlama
alanlarını derinlemesine incelemişlerdir. 19. yüzyıl boyunca teknolojik ve endüstriyel anlamda birçok
gelişme yaşanmıştır. Bu gelişmelerin etkisiyle yaşanan toplumsal modernleşme sanata da yansımış, teknik
anlamdaki yeniliklerin yanı sıra sanatsal içerikte de kırılmalar yaşanmıştır. Sanayi Devrimi ile beraber
kültür ve sanat ortamları değişmiş, sanatçı teknik ve üslup açısından özgürleşmiştir. Bunun sonucunda da
birbiri ardına bazı sanat akımları ortaya çıkmış, bazıları ise karşı akımlar olarak sanat dünyasında yerini
almıştır. 18. yüzyılın sonlarına kadar devam eden ve Antik Dönem sanatının kurallarının canlandırıldığı
neoklasisizme tepki olarak ortaya çıkan romantisizm İngiltere’de doğa, Fransa’da insan, gerilim, coşku ve
duyguların ele alındığı anlayışta gelişmiştir. Gustave Courbet ve François Millet’in öncüsü oldukları ve
şimdiki anı tüm gerçekliği ile yansıtmayı amaçlayan realizm, Monet’in ünlü “Gün Doğumu” tablosundan
adını alan empresyonizm (izlenimcilik) ile beraber 19. yüzyılın önemli akımlarından olmuştur. Bu akıma
göre sanatçıların temel amacı kendi izlenimlerini resmetmek olmalıdır. Özellikle akademik ressamların tarihsel ya da
mitolojik sahnelerden yola çıkarak izleyiciye belli değerleri vermeye çalıştığı anlatı resimlerinin yerini sanatçının gezdiği,
yaşadığı yer ve gördüğü manzara çalışmaları almıştır. Bu yüzyılda ortaya çıkan sanatçılar ve bu akımların önemli temsilcileri
20. yüzyılda ortaya çıkan sanat akımlarını ve bu sanat akımlarının sanatçılarını etkilemiştir.
Sanatsal anlatım biçimleri açısından 19. yüzyılın sonları ile 20. yüzyılın başları gerilimli bir dönem olarak tanımlan-
maktadır. Bu dönemde özellikle resim sanatı, gerçekçi teknik ve anlayışlardan uzaklaştırılıp düşünsel açıdan ele
alınmaya başlanmıştır. Sanat çalışmalarında alışılmadık formlar kullanılmış, renklerle oynanarak aşırı etkiler elde
edilmeye çalışılmıştır. 20. yüzyılın iki büyük dünya savaşı Batı dünyasını her yönden derin bir şekilde etkilemiştir.
Her iki savaşın en önemli yanlarından biri de savaşların dünya üzerinde çok geniş alanlara yayılması ve uzun süre
devam etmesidir. Bu savaşlar bazen sanatın durmasına, sosyal yardımların kesilmesine sebep olmuştur. Toplumsal
yapıyı derinden etkileyen bu savaşlar sanatçıların bakış açılarında da değişimlerin yaşanmasına sebep olmuştur.
39