Page 48 - GELENEKSEL TÜRK SANATLARI MİNYATÜR 11
P. 48

Okuma Parçası



                              Mehmed Necmeddin Okyay               1925’te  eski  bir  mücellit  terekesinden  eline  kadim
                                           (1883-1976)        tarzda  cilt  kalıplarının  geçmesiyle  mücellitliğe  heves
                               Hat, ebru ve kitap sanatları üs-  eden Necmeddin Efendi, bu meslekte de kendini geliş-
                             tadı. 28 Ocak 1883’te Üsküdar’ın   tirdi. Elindeki eski kapların tamiri dışında yeni cilt kalıp-
                             Toygartepe  semtinde  doğdu.  Ba-  ları  elde  etmek  için  galvanoplasti  metodunu  öğrendi.
                             bası  Üsküdar  Mahkeme-i  Şer‘iy-  1927’de Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal’in lüks baskılı
                             ye  başkâtibi  ve  Yeni  Vâlide  Camii   Nutuk nüshalarına, biri ötekine benzemeyen desenlerle
                             imam-hatibi  Abdünnebî  Efendi,   cilt kalıpları hazırladı. Yaptığı yirmi kitap kabı karşılığın-
                             annesi Binnaz Hanım’dır.         da verilen 400 lira ile Şeyh Hamdullah’ın II. Bayezid için
              Karagazi (Karakadı) Mahalle Mektebi'ni bitirdikten  yazdığı mushafı Salacak’taki Çürüksulu ailesinden  satın
         sonra Kasapzâde Hâfız Mehmed Efendi’nin yanında hıfza  alıp kendi koleksiyonuna kattı. Bu mushaf şimdi Topkapı
         başladı. Ravza-i Terakkî Mektebi’nde tahsilini sürdürür-  Sarayı Müzesi Kütüphanesi’ndedir. 1930’ların son birkaç
         ken hocasının vefatı üzerine hıfzını bu mektebin hocası  yılında  saray  kütüphanesindeki  tamire  muhtaç  kitapla-
         Hâfız Şükrü Efendi’den tamamladı. Mektebin hat mual-  rın cilt bakımını yapmaya memur edildi. Okçuluğa olan
         limi Hasan Talat Bey’den rika, divani, celi divani yazıla-  sevgisini  soyadı  kanunu  çıktığında  Okyay  soyadını  ala-
         rını rüşdiye seviyesinde meşkederek icazet aldı. Hasan  rak ispatlayan ve yaşlı hâlinde bile yay çekmeyi merak-
         Talat Bey, 1902 yılında onu Nuruosmaniye Medresesi’n-  lılara heyecanla gösteren Necmeddin Efendi vakıf arazisi
         deki “yazı odası”na götürerek Filibeli (Bakkal) Hacı Ârif  olan Okmeydanı’nın ilki 1920’de, ikincisi 1940’ta olmak
         Efendi’nin derslerine devam etmesini sağladı. Üsküdar  üzere satışını Devlet Şurası’na kadar takip ederek önle-
         İdadisi’ndeki tahsilinin ikinci yılında hat meşkine gitme-  di. 1926’da Gülcü Şükrü Baba ve Tuğrakeş İsmail Hakkı
         sine müsaade edilmeyince mektebi bıraktı. 1903 yılında  Bey’in  (Altunbezer)  teşvikiyle  Toygartepe’deki  bahçesi-
         Sultantepe’deki Özbekler Tekkesi şeyhi Edhem Efendi’ye  nin bir bölümünü gül yetiştirmeye ayırarak 400 çeşit gül
         devam  ederek  ondan  ebru  sanatını,  kâğıt  boyama  ve  yetiştirdi. Katıldığı gülcülük müsabakalarında madalyalar
         âharlama usullerini, biraz da ince marangozluğu öğren-  kazandı.
         di.  Toygartepe’de  komşusu  olan  ressam  Hoca  Ali  Rıza      Şark Tezyinî Sanatlar Mektebi’nin Devlet Güzel Sanat-
         Bey’den bu konuda renk zevkini geliştirdi. Edhem Efen-  lar Akademisi’ne Türk Tezyinî Sanatları Şubesi adıyla bağ-
         di’nin delâletiyle meşhur celi üstadı Sâmi Efendi’den talik  lanmasının (1936) ardından muallimliğe burada devam
         hattını meşkedip 1905 yılında bu yazıdan, ertesi yıl da  etti. Ocak 1948’de emekliye ayrıldı.
         sülüs-nesih yazılarından icazet almaya hak kazandı. Bu       Çok  cepheli  oluşundan  dolayı  hocası  Edhem  Efen-
         arada  Konyalı  müderris  Mehmed  Vehbi  Efendi’den  is  di gibi “hezarfen” lakabıyla anılan Necmeddin Okyay’ın
         mürekkebi  imalini,  Sultan  Abdülaziz’in  okçubaşısı  Sey-  önemli bir meziyeti de imzasız hüsnühat eserlerinin kime
         feddin  Bey’den  kemankeşliği  öğrendi.  1907’de  babası  ait olduğunu büyük bir isabetle tayin edebilmesiydi. Şeyh
         vefat edince Yeni Vâlide Camii’nin ikinci imamlığı kendi-  Hamdullah, Hafız Osman, İsmail Zühdü, Mustafa Rakım,
         sine intikal etti.                                   Kazasker Mustafa İzzet, Mehmed Şevki ve Sâmi gibi hay-
              Necmeddin Efendi genç yaşlarından itibaren eski hat  ranı olduğu üstatların hatlarını yazdıkları yılı da bazan ay-
         üstatlarının icazetnamelerini ve sanat hayatlarının muh-  nen bazan küçük bir farkla söyleyebilirdi.  5 Ocak 1976
         telif devrelerine ait örnekleri titizlikle toplamaya başladı.  tarihinde  Haydarpaşa  Numune  Hastahanesi’nde  vefat
         Hoca  olarak  davet  edilip  yanlışlıkla  talebe  kaydedildiği  eden Okyay ertesi günü, kırk yıl imamlık yaptığı Yeni Vâ-
         Medresetü’l-Hattâtîn’de  Hacı  Kâmil  Efendi’den  (Akdik)  lide  Camii’nde  öğle  namazını  müteakip  kılınan  cenaze
         sülüs  hattını  ilerletti.  Tuğrakeş  İsmail  Hakkı  Bey’den  namazından  sonra  Karacaahmet’teki  aile  kabristanına
         de (Altunbezer) celi sülüs ve tuğra meşketti. Medrese-  defnedildi. Süheyl Ünver, Topkapı Sarayı Müzesi müdür
         tü’l-Hattâtîn’den diploma almasından iki yıl önce 22 Ma-  muavini Lutfi Bey, Ressam Şefik Bursalı, Muhsin Demiro-
         yıs 1916’da ebru ve âhar muallimliğine tayin edildi. Yine  nat, Fatma Rikkat Kunt, Feyzullah Dayıgil, M. Emin Ba-
         aynı yıllarda Süleymaniye’deki Kanuni Sultan Süleyman  rın, Kerim Silivrili, oğulları Nebih, Sâmi ve Sâcit, yeğeni
         Mektebi ile Bostancı ve Erenköy mekteplerinde rika ya-  Mustafa Düzgünman, Ali Alparslan, Mesud Kacaralp, M.
         zısını öğretti. Medresetü’l-Hattâtîn’deki hocalığı sırasın-  Bekir Pekten, Numan Buharalı ve M. Uğur Derman, Ok-
         da yazılı ebru denilen tarzı ve çiçekli ebruyu buldu. Lale,  yay’ın muhtelif dallarda yetiştirdiği sanatkârlar arasında
         karanfil, sümbül gibi çiçekleri aslına uygun şekilde ebru  zikredilebilir.
                                                                                    M.Uğur Derman
         teknesinde  resmetmeyi  başardı.  Bundan  dolayı  çiçekli
                                                                                    TDV İslam Ansiklopedisi, cilt 33,
         ebrulara “Necmeddin ebrusu” adı verildi.                                   s 343-345'ten alınmıştır.


                                                            45
   43   44   45   46   47   48   49   50   51   52   53