Page 30 - İKİ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 12
P. 30
Biçim Bozma (Deformasyon) ve Kişisel Anlatım
Deformasyon, sanatçının ifade sürecinin kaçınılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkar. Aynı za-
manda kişisel bir anlatım ve üslup oluşturmak için deformasyon zorunludur.
Sanatçı, dış dünyayı duyularıyla algılar ve yeniden yorumlar. Sanatçı, eserlerini düşünceleri
ve iç dünyasının yansımalarıyla harmanlayarak yeniden üretir, onda kendi imgelerini yaratır. Bu
esnada doğadaki nesneler; nesnel gerçeklikten uzaklaşır, deforme olur. Sanatçı kendi ifadesini,
kendi stilini yaratır. Oluşan sanat yapıtı, gerçek dünyanın özgün olarak algılama ve ifade etme
çabasıdır. Bu ifade çabası da stil oluşturma ile sonuçlanır. Resimdeki deformasyon olayına bir de
şu açıdan bakmak gerekir. Resim yapmak, doğa görüntüsünü en gerçekçi biçimiyle yansıtmak
amacını gütse dahi bu oluşum gerçekliğin farklı bir şekilde biçimlenişi olacaktır. Çünkü resim
yapmak; üç boyutlu gerçek dünyayı, boya vb. malzemelerle biçim elemanlarıyla (çizgi, leke vb.)
iki boyutlu bir yüzeye yansıtmaktır. Ayrıca resmedilen nesneler birebir boyutlarında olmayacak,
belirli bir oranda, yüzeye göre küçültülerek aktarılacaktır.
Deformasyonun oluşumunda bazı psikolojik nedenler de göz ardı edilemez. Algı, aynı zaman-
da psikolojik bir süreçtir. İnsanın çevresini saran nesneleri algılayışında beyninde imgeler hâlinde
depolayışında, onlarla arasındaki etkileşimin de etkisi vardır. Yani sevdiği ve değer verdiği bir şe-
yin görüntüsü gerçeğinden daha farklı bir biçimde gözünde canlanabilir. Bu psikolojik bir etkendir.
Kişisel beğeniler, beklentiler kısacası nesneyle özne arasındaki ilişkiye göre zihinde şekillenen
görüntü, gerçeğinden farklı olabilir. Örneğin; sanatçı, hoşlanmadığı bir kimseyi, ne kadar güzel
olsa da daha çirkinleştirerek resmedecek, bunun için de kendi stilinde biçimsel abartılara ve de-
formasyona başvuracaktır. Nesneyle karşılıklı ilişkiye giren sanatçı, nesneyi kişisel yorumuyla
tekrar biçimlendirerek ortaya çıkarır. Bunların dışında sanatçı, toplumun bir parçası olarak var
olan düzenin de etkisi altındadır. Yaşadığı toplumda, değişim ve gelişmelerden etkilenerek o da
yenilenir ve değişir. Bunlarla bağlantılı olarak sanatsal gelişmeler ve değişimler de oldukça hızlı-
dır. Sürekli yeni anlatım biçimi arayışı içerisindedirler.
Her çağın gerçekliği, toplumsal yapıya ve insanlara yansıdığı gibi sanata da yansımaktadır.
Biçim bozma, çağlar boyunca sanatçıların üretim sürecinde bilinçli-bilinçsiz kullandıkları bir an-
latım biçimi olmuştur. Biçim bozma içeren sanat yapıtlarına bakıldığında, bunların; sanatçının
doğaya karşı öznel bir tavır alması ve kendi gerçekliğini bu tavra göre tekrar biçimlendirmesiyle
oluşturduğunu görmek mümkündür. Doğanın birebir taklidinden öte, kendi düşünsel varlığını
dışa vurma yani kendini ifade etme isteği gösteren sanatçı, bu doğrultuda doğa nesnelerini bir
araç olarak kullanır. Amaç değişir. Sanatçının amacına ulaşabilmesi; biçimsel müdahaleleri, ek-
lemeleri, çıkarmaları yani biçimi deforme etmeyi zorunlu kılar. İnsanın kendisini her ifade edişi
bir biçimlendirmedir. Günlük yaşamda insan kendini konuşarak ya da yazarak ifade eder. Bazen,
daha iyi ve vurgulu bir ifade için birtakım abartılara başvurur. Bu da dildeki etkili bir dışa vurum
için başvurulan biçim bozulmasıdır. Söz konusu olan; ifadenin güçlendirilmesidir. Güçlü ifadenin
olduğu her yerde biçimin bozulmasına da rastlamak mümkündür.
28