Page 25 - İKİ BOYUTLU SANAT ATÖLYE 12
P. 25

Kübizmde deformasyon, başka bir dünya algı için yeni biçimler yaratmaktadır. Kübistler; iz-
              lenimciler gibi doğaya yaklaşma çabasıyla başlarlar ancak iki akımın da doğadan anladığı fark-
              lıdır. İzlenimciler uçarı izlenimleri ararken; kübistler nesnelerin özünü, değişmeden kalan yanını
              bulmak isterler. Kübizm doğa taklitçiliğine son verir ancak doğadan tam anlamıyla kopmuş da
              değildir. Yeni  bir  biçim  diline  ulaşma  ancak  biçimsel  bozulmalarla,  dönüşümlerle  ve  kişiye  ait
              yorumlamalarla mümkündür. Bozulma olmaksızın yeni bir oluşumdan, değişimden ve gelişimden
              söz etmek mümkün değildir.
                  Biçim bozma, 20. yüzyılda da yeni bir dünya ortaya koymuştur. Bu sürece yeni olanaklar, yeni
              biçim anlayışları sunmuştur. Kübist ressamlar da yeni bir biçim anlayışıyla, yanıltıcı buldukları
              duyulardan arındırdıkları eserlerini, ancak akıl yoluyla kavranabileceğini ortaya koyma çabasın-
              daydılar. Bu da ancak biçim bozma ile mümkündü. Nesnelerin özünü kavramak, iç yüzünü ve iç
              yapısını kavramak için, elbette kübizm; nesneleri, varlığı göründüğü gibi değil de düşündüğü gibi
              kavrayacaktır. Bu özgün düşünce biçimi; nesneleri, varlığı ve objektif düzeni bozma, biçimleri par-
              çalama tarzında somutlaşacaktır. Bunun doğal bir sonucu olarak da varlık düzeni artık alışılmış
              biçimsel düzenini yitirecek, biçimi bozulmuş “deforme olmuş” yeni bir düzen olacaktır. Kübizm
              dendiğinde akla ilk gelen isimlerden biri kuşkusuz Pablo Picasso’dur (Görsel 1.26).



























                                         Görsel 1.26: Masada Uyuyan Kadın, 1936, Pablo Picasso,
                                                  Metropolitan Müzesi, New York



              ı) Fütürizm (Gelecekçilik)


                  Fütürizm, 20. yüzyılın başlarında İtalya'da ortaya
              çıkmış, siyasi yönleri ağır basan bir sanat akımıdır.
              Bu akım ilk olarak  1909  yılında  İtalyan şair Filippo
              Tommaso Marinetti (Filipo Tomaso Marinetti) tarafın-
              dan bir manifesto ile dünyaya tanıtılmıştır. Bu akımın
              getirmeye  çalıştığı  güzellik  anlayışı,  hızın  ve  dina-
              mizmin güzelliğidir. İfade açısından hızı, dinamizmi,
              parçalanmayı seçmelerinin altında modern yaşamın
              mekanik hareketliliği vardır (Görsel 1.27).

                                                                   Görsel 1.27: Tasmalı Bir Köpeğin Dinamizmi, 1912, Gia-
                                                                     como Balla, Albright-Knox Sanat Galerisi, New York





                                                                                                          23
   20   21   22   23   24   25   26   27   28   29   30