Page 127 - GENEL SANAT TARİHİ 9
P. 127

ANTİK YUNAN, ROMA, ERKEN HRİSTİYAN VE BİZANS SANATI

                           5.4         BİZANS

                                       SANATI


            İmparator I.Theodosius 395 yılında Roma İmparatorluğu’nu idari olarak Doğu ve Batı olmak üzere ikiye
            ayırarak Bizans İmparatorluğu’nun temellerini atmıştır. Onun ardından bu şehir, 1453’teki Türk fethine
            kadar yaklaşık 1100 yıl sürecek Doğu Roma İmparatorluğu’nun merkezi hâline gelmiş ve zamanın en
            büyük şehirlerinden biri olmuştur (Görsel 5.49). XIX. yüzyıl tarihçilerinin Bizans olarak adlandırdığı bu
            devlet, aslında Roma İmparatorluğu’nun doğu bölümüdür.

            Batı’daki  imparatorluk,  barbar  kavimlerin  saldırılarıyla  yıpratılıp  dağılırken  doğudaki  devlet  yeni  bir
            dinin ve kültürün eski Roma gelenekleri üzerinde filizlenmesiyle gelişmiştir. Bizans sanatında sürekli
            iki güçlü akım egemen olmuştur. Birincisi, özellikle saray ve ileri gelen çevrelerce tutulan, kökü eski
            sanat geleneklerine bağlı ince, hassas hatta bazı durumlarda Hıristiyanlığa yabancı unsurların bile göze
            batmadığı görkemli, zengin ve göz kamaştırıcı bir sanat akımı olan Başkent üslubudur. İkincisi, form
            güzelliğine önem vermeyen, dinî konuları esas alan ve sanatı dinin bir anlatımı olarak kabul eden ilkel
            ve kuru bir sanat akımı olan Eyalet üslubudur.‘’ Bizans sanatı; bu topluluğun var olduğu tüm coğrafyada
            şekillenen,  Roma  kültür  ve  medeniyetinin  geleneklerini  Doğu  Akdeniz  kültürleriyle  bütünleştirerek
            yapılandıran, ana kaynağı Anadolu olan bir sanat hareketidir.
            Bizans sanatı; başlangıçta Roma sanatının devamı olmuş, daha sonra gerek çeşitli kültürlerin izlerine
            sahip ülke ve toplulukları içine alması gerek resmî din hâline gelen Hristiyanlığın güçlü etkisi ile tümüyle
            yeni, orijinal bir üslup oluşturmuştur. Bizans sanatında sürekli iki güçlü akım egemen olmuştur. Birincisi,
            özellikle  saray  ve  ileri  gelen  çevreler  tarafından  tutulan,  kökü  eski  sanat  geleneklerine  bağlı  ince,
            hassas hatta bazı durumlarda Hristiyanlığa yabancı unsurların bile göze batmadığı görkemli, zengin ve
            göz kamaştırıcı bir sanat akımı olan başkent üslubudur. İkincisi; form güzelliğine önem vermeyen, dinî
            konuları esas alan ve sanatı dinin bir anlatımı olarak kabul eden, ilkel ve kuru bir sanat akımı olan eyalet
            üslubudur.
            Bizans sanatı ve mimarisi birbirinden farklı özellikler gösteren üç devir hâlinde karşımıza çıkmaktadır.
            Bunlardan ilki Konstantinopolis’in başkent olmasından tasvir kırıcılık akımının başladığı 726 yılına dek süren
            Erken Bizans Dönemi’dir (330–726). İkonoklazma yılları (726–842) sanat ve özellikle tasvir bakımından bir
            kesinti dönemidir. Tasvir yasağının kilise lehine sonuçlanmasından sonra Orta Bizans Dönemi (842–1204)
            başlar ve 1204’te İstanbul’un Latinler tarafından işgaline kadar sürer. Son Bizans Dönemi  (1261–1453) Mihail
            Paleologos’un İstanbul’u yeniden ele geçirmesinden itibaren başlar ve 1453’teki Türk fethine kadar devam
            eder. Bizans sanatı; Roma’dan miras kalan gelenekler, Helenistik Dönem’in bilgileri, Hristiyan inancı, aynı
            çağda yakın ilişkide bulunulan çevre ve ülkelerden alınan sanat etkilerinin kaynaşmasıyla oluşmuştur.























              Görsel 5.49: Bizans şehrini gösteren temsilî görsel
                                                                                                    125
   122   123   124   125   126   127   128   129   130   131   132