Page 220 - TÜRK İSLAM SANATI 11
P. 220
7. ÜNİTE
E) Tavanarası Ressamları (1951-1952)
1950 yılında Nuri İyem, Ferruh Başağa ve Fethi Karakaş’ın, Beyoğlu Asmalımescit’te
kiraladıkları çatı katında verdikleri resim kursuna katılan genç sanatçılar Tavanarası
Ressamları adıyla bir araya gelmişlerdir. Erdoğan Behnasavi (Behnasov), Baha Çalt, Atıfet
Hançerlioğlu, Seta Hidiş, Ömer Uluç, Haluk Muradoğlu, Ümit Mildon, Vildan Tatlıgil ve
Yılmaz Batıbeki (Atıf Yılmaz) gibi çoğu değişik alanlarda öğrenim gören ve resmi bu
atölyede öğrenen genç sanatçılar kendilerini Akademinin gelenekçi tavrına karşı soyut
sanatların temsilcileri olarak görmüşlerdir. Kendilerini Akademi dışında kurulan ilk grup
olarak gören Tavanarası Ressamları, plastik sanatlar alanındaki çağdaş gelişmelerin
Batı’daki özgür atölyelerin çalışmalarıyla gerçekleştiğini dile getirmişlerdir. Ülkede
“Akademizm”e karşı başlatılan savaşın ilk temsilcileri olarak niteledikleri topluluklarını
“yeni”, “soyut” ve “özgün” sanatın temsilcisi olarak değerlendirmişlerdir.
Tavanarası Ressamları ilk sergilerini Mayıs 1951’de Fransız Konsolosluğunda açmış,
Akademi ve Akademi yönetimini elinde bulunduran D Grubu'nu; eski, gelenekçi ve
kopyacı olarak suçlayarak ‘Akademi’ çevresini karşılarına almışlardır. Bununla birlikte
grup dışında kalan önemli sayıda sanatçı 1950'yi izleyen yıllarda soyut sanat akımlarından
etkilenmiş ve bu tarz yapıtlar üretmişlerdir.
Soyut sanatın kabul görmesinde Tavanarası Ressamları’nın önemli bir yeri vardır. D
Grubu üyelerinin bir kısmının soyut çalışmalarını sergilemesi, soyut sanatın kalesi olacak
olan Helikon Derneğinin Ankara’da kurulması, aynı yıl Adnan Çoker ve Lütfü Günay’ın
Ankara Üniversitesi Dil Tarih-Coğrafya Fakültesi Salonunda “Sergi Öncesi” adlı soyut
yapıtlardan oluşan ilk sergilerini açmaları Tavanarası Ressamları’nın bu çalışmalara
öncülük etmesiyle mümkün olmuştur.
F) 1950 Sonrası Türk Resim Sanatında Görülen Soyut Sanat
20. yüzyılda ortaya çıkan soyut sanat, resim ve heykelde yapıtın doğada rastlanan gerçek
varlıkları betimlememesi anlayışıdır. Soyut sanatın önem kazanmasında Kandinsky’nin
1910’da yaptığı suluboya resmi önemli bir yere sahiptir. Türkiye’de ilk soyut resimlerin
ortaya çıkması ise 1950’li yıllara rastlamaktadır. Cemal Bingöl, Nijat Devrim, Halil
Dikmen, Ferruh Başağa, Arif Kaptan, Adnan Turani, Lütfü Günday ve Adnan Çoker gibi
sanatçılar, soyut resme yönelen ilk ressamlardandır.
Sabri Berkel, Cemal Bingöl, Halil Dikmen geometrik-soyut; Z.Faik İzer, Lütfü Günay,
Arif Kaptan, Adnan Turani, Hasan Kavruk, Erdal Alantar ve Adnan Çoker lirik-soyut,
soyut dışa vurumcu çalışmaları ile bilinirler. Avrupa'da çalışmalarını sürdüren Fahrünnisa
Zeid, Selim Turan, Nijat Devrim ve bazı çalışmaları ile Abidin Dino aynı eğilimde eserler
vermişlerdir. Şemsi Arel, Abidin Elderoğlu ve Sabri Berkel'in hat sanatı ve kaligrafi etkili
soyut çalışmaları dikkat çekmektedir.
Sabri Berkel 1952 yılında yaptığı “Simitçi” adlı eserinde nesneleri geometrik biçimlere
indirgerken Zeki Faik İzer “Sultanahmet Cami Pencereleri” adlı çalışmasında soyut
ekspresyonist bir anlatım geliştirmiştir. Abidin Elderoğlu İslam ve Uzakdoğu kaligrafik
örneklerine dayanan soyut çalışmalar yaparken Ecüment Kalmık’ın soyut çalışmalarında
liman ve deniz görünümlerinden hareket ettiği görülmektedir.
1959-60'lı yıllara gelindiğinde İstanbul'da; Zeki Faik İzer, Sabri Berkel, Halil Dikmen,
Şemsi Arel, Ercüment Kalmık, Ferruh Başağa, Nuri İyem ve Adnan Çoker soyut resim
anlayışında aktif çalışmalar yaparken Ankara'da ise; Cemal Bingöl, Adnan Turani, Lütfi
Günay ve Cemil Eren soyut resmin çeşitli anlayışlarına ait eserler vermişlerdir. Ayrıca
Refik Epikman ve Eşref Üren gibi sanatçılar da lirik soyutlamacı çalışmalar yapmışlardır.
Türkiye'de soyut çalışmalar yapan sanatçıları dört başlık altında sınıflandırabiliriz.
1. Geometrik Soyutlamacılar: Hamit Görele, Salih Urallı, Refik Epikman, Erol Eti, vb.
2. Geometrik Non-Figüratifler: Cemal Bingöl, Şemsi Arel, Sabri Berkel, Cemil Eren,
İsmail Altınok, Gencay Kasapçıgil, Halil Akdeniz, Bekir Sami Çimen, vb.
217