Page 38 - TÜRK İSLAM SANATI TARİHİ 11
P. 38

2. ÜNİTE
                                 Abbasiler Dönemi’nde (751-1258) İslam toprakları en geniş sınırlarına ulaşmıştır.
                                 Halife Mansur zamanında (754-775) Bağdat şehri kurulmuş ve başkent,
                                 Şam’dan Bağdat’a taşınmıştır. Bu taşınma ile İslam dünyasında siyasi ve askerî
                                 alanda görülen değişimler bilim ve sanat anlayışına da yansımıştır. Abbasiler
                                 Dönemi’nde Sasani ve Mezopotamya sanat geleneklerinden etkilenen İslam
                                 sanatı gelişimini sürdürmüştür. Sasani sanatının etkileri Samarra şehrindeki sivil
                                 yapıların duvarlarındaki figürlerde görülmüştür. Yine Samarra şehrinde yapılan
                                 kazılarda ortaya çıkarılan çömleklerde de Pers-Sasani sanatının etkileri kendini
                                 göstermiştir.
                                 Abbasiler Dönemi’nde İslam sanatı, Mezopotamya ve İran sanatlarının yanında
                                 Orta Asya  Türk sanatından etkilenmiştir. Bu dönemde Orta Asya’dan getirilen
                                 Türk askerî birliklerinin Abbasi ordusundaki etkisinin artmasıyla beraber İslam
                                 sanatı,  Türk sanatı ile bütünleşmeye başlamış böylece Orta Asya  Türk sanatı
                                 kendine has özellikleri ile İslam sanatının gelişmesinde önemli rol oynamıştır.
                                 İslam mimarisinin önemli yapı elamanlarından kubbe ve eyvan gibi kervansaray,
                                 medrese, türbe ve cami planları da Orta Asya Türk mimarisinden İslam dünyasına
                                 aktarılmıştır. Orta Asya uygarlıklarından Uygurlar’ın duvar ve kitap süsleme
                                 sanatları İslam dünyasında minyatürün hızla gelişmesine zemin hazırlamıştır.
                                 Çin sanatı, diğer kültürlerin yanında İslam kültür, medeniyet ve sanat hayatını
                                 etkilemiştir. 711 yılında Abbasilerle Çinliler arasında yapılan  Talas Savaşı,
                                 etkilenmeye hız kazandırmıştır. Gerek ticari gerekse siyasi ilişkiler yoluyla Çin’den
                                 İslam  dünyasına,  oradan  da Avrupa’ya kâğıt  ve barut gibi  icatlar  aktarılmış;
                                 kâğıdın İslam dünyasında kullanılmasıyla kitap süsleme sanatlarında önemli
                                 gelişmeler olmuştur.
                                 c. İslam Sanatında İklim ve Coğrafyanın Etkisi
                                 İklim koşulları ve coğrafi şartlar; insanların duyuş tarzı, dünya görüşü ve yaşam
                                 biçimleri üzerinde etkili olmuş, sunduğu olanaklarla geleceği şekillendirmiştir.
                                 Yaşanılan coğrafyanın yüzey şekilleri, bitki örtüsü ve iklim koşullarına bağlı olarak
                                 bazı ruhi ve fiziki özellikler kazanan insanlar gibi sanat da ortaya çıktığı bölgenin
                                 coğrafi şartlarına bağlı olarak bazı özellikler göstermiştir.  Taşın çok olduğu
                                 bölgelerde mimari eserlerde sert malzemeler, taşın az olduğu bölgelerde daha
                                 ziyade kerpiç, ağaçlık bölgelerde ise ahşap kullanımı yaygınlaşmıştır.
                                 İslam sanatında dinî unsurlarla birlikte iklim etkilidir. İklim özellikleri benzer olan
                                 ülkelerin sanat eserleri arasında da benzerlikler görülmekte, iklim şartları farklı
                                 ülkelerde mimari  eserlerdeki biçimler de farklılıklar  göstermektedir. Havanın
                                 sıcak olması İslam mimarisindeki avlu ve eyvanların yapımında etkili olmuştur.
                                 Özellikle Hindistan ve Pakistan bölgelerinde iklim koşullarına bağlı olarak
                                 camilerde  çoğunlukla  kapı  kullanılmamış,  yapıya  doğrudan  girilmiştir. Yazların
                                 sıcak ve kurak geçmesi, İslam dünyasındaki şehir yapılarını da etkilemiş özellikle
                                 cadde ve sokaklar rüzgârın geliş yönüne göre şekillenmiştir. Yapıların rengi, kent
                                 dokusu, açık ve kapalı alanların oranı gibi pek çok şey iklim ve coğrafyaya bağlı
                                 olarak planlanmıştır. İslam dünyasında sıcak iklim bölgelerindeki cami kapılarının
                                 geniş ve camlarının çok olması, yapıların yüksek yapılması iklimin etkisindendir.
                                 Şam Emeviyye, Tunus Kayrevan ve Diyarbakır Ulu camileri sıcak iklim şartlarına
                                 göre yapılmış; mekânlar ve avlular geniş tutulmuştur. Daha soğuk iklime sahip
                                 Erzurum Ulu Camii’inde kapı ve pencerelerin sayısı azalmış, avlu kısmı daha
                                 küçük olarak planlanmıştır. İslam dünyasında iklim şartları, konut mimarisinde de
                                 kendini göstermiş; soğuk iklimin görüldüğü bölgelerde evlerin pencere sayıları
                                 daha az ve duvarlar kalın tutulmuş; sıcak bölgelerde evler avlu içinde büyük
                                 pencereli olarak yapılmıştır. Isının duvar tarafından emilmeden yansıtılması için
                                 evlerin duvarları beyaza boyanmıştır.





          36
   33   34   35   36   37   38   39   40   41   42   43