Page 85 - TÜRK İSLAM SANATI 11
P. 85
Anadolu Öncesi Türk İslam Sanatı
FARK EDİNİZ
Dört eyvanlı planın Türklere has bir mimarlık ögesi olduğu, yalnız cami ve medreselere değil
saray ve kervansaraylara da uygulandığından anla ılmaktadır.
İsfahan, Zevvare ve Ardistan camileri Selçuklularda cami mimarisinin gelişim göster-
mesi bakımından son derece önemlidir. Her üç yapıda da aynı plan, aynı yapı malzemesi,
aynı süsleme prensibi göze çarpmaktadır. Semnan Mescid-i Cuması, Gülpayegan Mescid-i
Cuması gibi Selçuklu Devri yapıları da ilavelerle değişikliğe uğramıştır.
Karahanlı ve Gazneli çağı için karakteristik bir forma sahip olan silindirik kule-minare
dikme geleneği Büyük Selçuklu mimarisinde de devam etmiştir. Bunlar arasında 11. yüzyıl
ortalarından kalma Damgan Mescid-i Cuması’na ait minare, Büyük Selçuklu Çağı’nın ilk
çinili eseridir. Medreseleri bir nizama bağlayan, yayıp kökleştirenler Selçuklulardır. Büyük
Selçuklular zamanında medreseler devlet teşkilatı hâline getirilmiştir. Selçuklular medrese-
leri, hem bilimsel gelişmeyi sağlamak hem bilim adamlarına maaş bağlayarak onları devle-
tin yanında tutmak hem de devlet memurlarını yetiştirmek amacıyla kurmuşlardır.
Medreseler içinde en bilineni Selçukluların dirayetli devlet adamı ve Veziri
Nizâmülmülk tarafından açılan “Nizamiye Medreseleri”dir. Bunların da en ünlüsü Bağdat'ta-
ki Nizamiye Medresesi’dir. Nişabur, Herat, Şam, Musul, Belh, Gazne, Merv ve Basra'daki
medreseler onun kurduğu en önemli öğretim merkezleridir. Bu kurumlarda geleceğin idari
elitleri yetiştirildiği için müfredat İslam öğretileri ile birlikte; fen, siyaset bilimi, tarih,
coğrafya, dil ve edebiyat konularını da içermiştir. Nizâmülmülk bu medreselerin kurucusu
olmayıp o dönemdeki dağınık eğitim müesseselerini muntazam ve sistemli bir devlet teşek-
külü hâline getiren kişidir. Devasa İmparatorluğun bütün önemli merkezle- rinde şahsen inşa
ettirdiği ve ona ithafen “Nizamiye” olarak anılan bu kurumlar, sonraki bütün medreselere
model oluşturmuştur. Nizamiyelerden hiçbiri günümüze kadar gelemediği için bu yapıların
mimarisi hakkında fazlaca bir bilgi yoktur.
Alparslan’ın oğlu Melikşah zamanından Hargird ve Rey’de yapılmış olan iki medrese
kalmış, diğer bütün medreselerin hiçbiri günümüze ulaşamamıştır. Horasan’da bulunan
Hargird Medresesi bugün tam bir harabe hâlindedir ve medreseden geriye kıble eyvanından
başka bir şey kalmamıştır. Ayakta kalan eyvan 7 metre genişlikte olup yan duvarları üçer
sivri kemerlerle dışarıya açılmaktadır.
Merv; 1037 yılında Büyük Selçukluların başkenti olmuş, Sultan Sencer'in ölümüne
kadar yoğun bir imar faaliyeti görmüştür. Selçuklular konut mimarisi çıkışlı olan tonoz
örtülü dört eyvan şemasını saray ölçeğinde de uygulamışlardır. Merv’de 11 ve 12. yüzyıl-
lara tarihlenen bir Selçuklu sarayının oda ve daireleri dört eyvanlı avlu etrafında düzenlen-
miştir. Bunun yanında yapı içinde cephesi yarım sütunlarla dekorlu bir dikdörtgen salon
mevcuttur.
FARK EDİNİZ
Kümbetler; altında bir cenazelik bulunan silindirik veya çokgen gövdeli, içten kubbe dı tan
külahla örtülü olanlar; türbeler ise kare planlı ve kubbeyle örtülü yapılardır.
82