Page 53 - MÜZİK KÜLTÜRÜ |
P. 53
4. ÜNİTE DÜNYA MÜZİK TÜRLERİ
ÜNİTE HAZIRLIK SORULARI
• Ülkemiz dışında yapılan müzik türleri hakkında bildiklerinizi sınıfta tartışınız.
4.1. ÜLKEMİZDE İCRA EDİLEN MÜZİK TÜRLERİ
Türk Halk Müziği: Türk halk müziği,
toplumun ortak duygu ve düşüncelerini ya-
lın, samimi, coşkulu ve içli ezgilerle anlatan
köklü bir müzik sanatıdır. Hiçbir sanat endi-
şesi taşımadan yalnızca duygu, düşünce ve
yaşantıların birebir yansıması olarak doğan
Türk halk müziği, ritim ve ezgi yönünden ol-
dukça zengindir. Bu sanatın günümüze kadar
gelmiş türkü, müstezat, zeybek, maya, bozlak,
gurbet, barak, hoyrat, divan, güvende takımı,
barana takımı, yol havaları, müzikli öyküler
gibi pek çok çeşidi mevcuttur. Aynı şekilde
tasavvuf kültürü içinde düşünülebilecek ilahi,
nefes, savt, kalenderi, gülbank ve semah gibi
Görsel 4.1: Türk halk müziği sazı (bağlama) formları da vardır. Türk halk müziği, Türk insa-
nının çağlar boyunca ürettiği, geleneklerini içine nakşettiği, anonim karakterli soylu bir müziktir
(Görsel 4. 1). Bu birikimin en önemli unsuru türkülerdir. Türkü; halkın özünde oluşup yine halkın
geleneğinde gelişen, dönemden döneme, bir mekândan başka bir mekâna ve içerik bakımından
farklı türlerde kimi değişikliklere uğrayabilen ve her zaman melodik bir cümleye yazılmış olarak
söylenen şiirler şeklinde tanımlanabilir. Türkülerimizi yapı bakımından iki grupta inceleyebiliriz:
a) Uzun Hava: Belli bir ölçü içinde düşünülmeyen ve tartım olarak serbest icra edilen türkü-
ler için çoğunlukla uzun hava tabiri kullanılır. Uzun havalar doğaçtan, konuşma havasında yani re-
sitatif bir şekilde okunurlar ve Türkiye’nin ayrı bölgelerinde değişik isimler altında bilinirler. Bozlak,
maya, garip, kerem, hoyrat, divan, kesik, yanık, müstezat, aydost, Türkmeni ve ağıt bu isimlerden
bazılarıdır.
b) Kırık Hava: Ölçüsü ve özel bir tartımı olan ezgilerdir. Kendine özgü ritmik bir dengeye
sahiptir. Uzun havalar gibi doğaçtan değildir. Belli kalıplardan oluşur. Örneğin Erzurum-Kars dolay-
larında 5/8´lik usuldeki parçalara Sümmani ağzı denmektedir. Ordu-Giresun civarındaki hareketli
9/8’lik usule ise karşılama denir. Türkülerin büyük bir bölümü form açısından bir bölümlü şarkılara
benzemektedir. Türk halk müziği icracıları, halk havalarını sözlü-sözsüz olarak ayırmaktan çok yö-
relere göre tasnif etmeyi seçerler. Her bölge halkının kendisine özgü yaşayışı, düşünüşü, görgüsü,
geleneklerine ve bölgenin doğa özelliklerine göre ritmik, makamsal ve şive farklılıkları vardır. İşte
bu farklılıklar yöreden yöreye geçişlerde kendisini saz, mızrap ve telaffuzlarda göstermektedir.
Bunların yanında konu ya da yöre kaynaklı farklı tasnif yöntemleri de vardır. Sözlü müzik ge-
leneğimizin bu eşsiz ürünleri, medeniyetimizi dünyada temsil etme yeteneğine sahip unsurlardır.
Sosyal yaşamdaki kurallarımızdan çocuklarımıza verdiğimiz öğütlere, sevdadan savaşlara, yaşam-
dan ölüme kadar hemen her konu türkülerimizde işlenebilmektedir. Türküler özellikle iki kaynaktan
beslenir. Asıl türküler söyleyeni bilinmeyen, halkın ortak malı olan ve halkı derinden etkileyen bir
olay üzerine yakılanlardır. Bu olay, bütün milleti ilgilendirecek kadar önemli olabileceği gibi dar bir
52

