Page 54 - MÜZİK KÜLTÜRÜ |
P. 54
çevreyle de sınırlı kalabilir. Aşk, gurbet, ölüm, kahramanlık, fetih, seferberlik, doğal afetler, oymak
kavgaları, eşkıya baskınları, bir kalenin düşmesi, bir vatan parçasının elden çıkması, sevda ve talihe
küsme gibi temalar türkülerde sık sık karşımıza çıkar. Sanatçı ruhuna ve yeteneğine sahip halktan
birinin, yaşadığı bireysel veya toplumsal bir deneyimi halk şiiri formları ve ezgileriyle ifade etmesi
türküyü meydana getirir. Türküyü söyleyen kişinin adı, türkünün söz ve ezgi bölümleri gibi kişisel
izler zamanla ortadan kalkar ve türkü toplumun ortak malı olarak halk edebiyatı ürünü hâline ge-
lir. Türkülerin oluşması ve yayılmasında ikinci önemli kaynak, saz şairleridir. Saz şairi (âşık) gördü-
ğü, yaşadığı ve duyduğu olayları sazından yardım alıp sanatsal yeteneği ölçüsünde dile getirerek
topluma duyurur. Toplumdaki “türkücü-şair”, bir bakıma eski Oğuzlardaki ozanların devamı olarak
türkülerin ortaya çıkmasını, yayılmasını ve yaşamasını sağlar. Eskiden ticaret kervanları ile dolaşan
amatör ses sanatçıları ve askerler tıpkı saz şairleri gibi türküleri yaymada önemli rol oynamışlardır.
Klasik Türk Sanat Müziği: Klasik Türk sanat müziği saray çevresinde gelişmiş bir müzik
türüdür. Türk halk müziğinden en belirgin farkı, sanat yapma amacı taşımasıdır. Bundan dolayı gü-
nümüzde bu müzik türüne “sanat müziği” denmektedir. Bazı kaynaklarda bu müzik türünün sözlü
ürünlerinde Arapça, Farsça ve Türkçe karışımı ağır bir dille karşılaşılmaktadır. Türk sanat müziği,
makamsal ve ritmik zenginlik açısından oldukça ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Bu türe ait 500’den
fazla makam olduğu söylense de bugün ağırlıklı olarak 50-60 kadarı kullanılmaktadır. Geleneksel
müzikte kuşaktan kuşağa aktarım meşk yoluyla yapılmaktaydı. Enderun, mehtername, Mevlevi-
hane, musiki esnafı loncaları ve özel meşkhaneler meşkin yapıldığı önemli mekânlardı. Musikinin
toplum içinde tanınıp sevilmesi, beste ve konserler yoluyla yaygınlaşması bu yolla mümkün ol-
muştur. Türk müziği eserleri sanatsal kaygılarla bestelenir. Türk sanat müziği türleri; şarkı, ara nağ-
me, gazel, taksim, peşrev, medhal, saz eseri, semai, beste, kâr, kâr-ı natık ve fasıldır. Eğlence müziği
olan türler ise sirto, longa, çiftetelli, mandra, kanto, tavşanca ve köçekçedir (Görsel 4. 2).
Bu eserler iki ana kategoride incelenir:
a. Sözlü Eserler
Sözlü eserler Türk müzik geleneğinde önemli bir yere sahiptir ve genellikle bir şairin yazdığı
şiirlerin bestelenmesiyle oluşurlar. Temelde din dışı ve dinî olmak üzere iki ana başlığa ayrılırlar.
Bestelenen bu eserler gerek solo gerekse korolarla seslendirilebilirler. Geleneksel Türk sanat mü-
ziğinde din dışı sözlü formlar kâr, kâr-ı natık, kârçe, 1. beste, 2. beste, ağır semai, yürük semai ve
gazeldir. Bu formların temel ve ortak özelliği, formların meydana gelmesi için terennüm adı verilen
bölümlerinin olmasıdır.
b. Sözsüz Eserler
Türk müziğinin en güçlü ifade araçların-
dan biridir ve çeşitli enstrümanlar aracılığıy-
la yansıtılırlar. Türk müziğinde sözsüz eserler
genellikle "makam" adı verilen müzikal mod-
larda bestelenir ve bu modlar, eserin ruh
hâlini ve duygusal içeriğini belirlerken kritik
bir rol oynar. Taksim, saz semaisi, peşrev, saz
eseri, sirto ve longalar Türk müziğinin başlıca
sözsüz türleridir. Sözsüz eserler sazendelerin
saza hâkimiyetini göstermesi bakımından da
önemlidir.
Görsel 4.2: Osmanlı’da müzisyenler
53

