Page 56 - MÜZİK KÜLTÜRÜ
P. 56

TÜRK MÜZİK KÜLTÜRÜ



                        Kırgızlar ve Kazaklarda yapılan yuğ törenlerinde kadınların söyledikleri ağıtlara er-
                keklerin alçak sesle iştirak ettikleri ve bu ezgilerin Hunlara dayandığı düşünülmektedir. Hun
                kamlarının da kimi durumlarda sagu (ağıt) söylediği bilinmektedir.
                        Ağıt yakma pek çok Türk destanında da işlenir. Ağıt yakma binlerce yıllık Türk kül-
                türünün vazgeçilmez bir parçasıdır. Yugçı ya da sıgıtçı da denilen, bu işi meslek edinmiş
                kadınlar ölenin bütün meziyetlerini dile getiren ağıtlar söyleyip, ağlayarak acıyı dile getir-
                mişlerdir. Günümüzde Malatya’da bu işi yapan kadınlara keynenibaşı denilmekte ve Orta
                Asya’dan gelen bu kültür devam etmektedir. Hun İmparatoru Atilla’nın ölümü sonrasında
                yapılan yuğ töreninde düdüklerin, davulların çalındığı, ozanların da ağıt yakarak ağladıkları
                Türk destanlarında geçmektedir.
                        Kurganlarda, ölen kişiye ait değerli eşyalar arasında telli saz ve davulların bulunma-
                sı, Hun ileri gelenlerinin müziğe verdiği önemi göstermektedir. Asya Hunları Dönemi’nde,
                devletler arası ilişkilerde, karşı tarafa hediye olarak müzik aleti göndermenin siyasi ve kül-
                türel bir anlamının olması da müzik konusuna verilen önemin göstergesidir.
                        Yuğlarda söylenen ağıtlar, anıtlar ve yazılı eserler yardımıyla günümüze ulaşmıştır.
                Köl Tigin Yazıtı’nda ölenin yuğ törenine gelen yasçı ve ağlayıcılardan söz edilmiştir. Bu yazıt-
                lardan elde edilen bilgilerin ışığında kağanların ve devletin ileri gelenlerinin cenazelerinde
                Tuğ  Takımlarının  da  olduğu  sanılmaktadır.  Orhun  Kitabeleri’nde  Bumin  Kağan’ın  ölümü-
                ne yugçı ve sıgıtçıların (yasçı ve ağlayıcı) geldiğinden söz edilmektedir. Manas Destanı’nda
                da Köketey Han’ın aşına gelen boylar ve hükümdarlardan özenle bahsedilmiş ve burada
                ağıtçıların da olduğu söylenmiştir. Göktürklere ait Birinci Altun Köl Kitabesi’nde Kahraman
                Bars’ın ölümü anlatılmakta ve onun ardından yakılan ağıt yer almaktadır. Bahsedilen ağıt şu
                şekildedir:
                        Altun Suna Yış keyiki, artgıl! Toggıl! (Ey Altın Suna Dağı, dağının geyiği yine
                doğasın, çoğalasın.)
                        Yukarıdaki dizelerde ve benzer örneklerde görülen ağıtlar doğaçlama melodilerle
                bezenerek günümüzde de yakılmaya devam etmektedir. Ağıtlarda söylenen melodilerin do-
                ğaçlanarak yapıldığı, belli bir kalıbının olmadığı kesindir.
                        Uygur Türklerine ait yuğ törenlerinde de ölene duyulan özlemin, ayrılığın anlatıldığı
                sözler söyleme geleneği devam etmektedir.
                        Kurganlarda enstrümanı çalan kişi enstrümanlarıyla gömülmüştür. Yapılan çalışma-
                larda bunun birçok örneğine rastlanır.



                       Moğolistan kurganlarında birçok kopuz bulunmuştur (Görsel 4.6).





















                                                    Görsel 4.6: Kopuzlar








            54
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61