Page 56 - MÜZİK KÜLTÜRÜ |
P. 56

Askerî Müzik: Müzik insanlar için sadece bir eğ-
            lence aracı olmamış, aynı zamanda hüzün ve coşku
            gibi duyguların aktarılmasında önemli bir rol oyna-
            mıştır. Dünyanın en eski askerî müzik geleneğine sa-
            hip toplumlarının başında Türkler gelmektedir. Özel-
            likle savaş meydanlarında çalınması için hazırlanmış
            repertuvarlarıyla mehter takımları dünyanın ilk ve en
            etkili askerî bandolarındandır (Görsel 4. 4). 1826 yılın-
            da II. Mahmut tarafından kaldırılıncaya kadar mehter
            takımları Osmanlı ordusunun vazgeçilmez bir parça-
            sıydı. II. Mahmut tarafından tamamen kapatılarak mı-
            zıka bando takımlarına dönüştürülmüştür (Görsel 4.
            5). Askerî müzik, Türkler ve çeşitli Doğu kültürlerinde
            iktidarı ve egemenliği temsil etmektedir. Hunlardan      Görsel 4.4: Mehter, Levni
            başlayarak Osmanlılara kadar pek çok Türk devletinde
            bu köklü geleneğe sadakatle bağlı kalınmıştır. Sancak,
            tuğ ve davul, Türk siyasal kültüründe devletleşmenin,
            egemenlik, bağımsızlık ve iktidar sahibi olmanın gös-
            tergesi sayılmıştır. Bu takımlarda  müzikal boyuta gön-
            derme yapan davul, kendisine katılan zurna, kös, boru,
            nakkare ve zillerle oluşan yapı, bir müzik türünün var-
            lığına işaret etmektedir. Bu çerçevede bugün adına
            mehter denilen ve askerî bir müzik topluluğu olarak
            benimsenen yapı, askerî varlığının yanı sıra siyasal bir
            kimliğe de atıfta bulunmaktadır.


                 4.2. İRAN VE ARAP MÜZİKLERİ                       Görsel 4.5: Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası

                 İran Müziği: İran (Pers) müziği ile ilgili ilk önemli belgenin Sa-
            sani Hanedanlığı (MS 224-651) zamanına ait olduğu söylenmektedir.
            İranlılar, müzisyenlerinin imparatorluk sarayında kritik makamlarda
            bulunduğu yüksek bir müzik kültürüne sahiptir. İran klasik müziği,
            şehir ve saray müziği anlayışlarından doğarak gelişmiştir. Abbasile-
            rin, halifeliğin merkezini Şam’dan Bağdat’a taşımaları sonucunda
            İran ve Arap kültürleri arasında ciddi alışverişler olmaya başlamıştır.
            Araplar, İran kültürüne büyük önem vermişlerdir. Bu sayede birçok
            İranlı sanatçı Arap dünyasında söz sahibi olabilmiştir. Bunlara en iyi
            örneklerden biri olarak Fârâbî (ö.950) gösterilebilir. Fârâbî, müzik bi-  Görsel 4.6: Fârâbi (Temsili)
            limciler arasında en tanınanı olmuştur (Görsel 4.6). Filozofun Kitabü’l
            Mûsîka’l Kebîr (Büyük Müzik Kitabı) adlı eseri müzik çalgıları, perde
            farklılıkları, makamlar, gamlar ve ritmik döngüler ile ilgili görüşler
            içermektedir. Fârâbî'nin yolundan giden başka bir büyük isim ise İbn
            Sînâ (ö.1038), Kitâb-ül Şifâ adlı eserini müzik bilimine adamıştır (Gör-
            sel 4.7). Safiyüddin Urmevi, Kitâb’ül Edvâr ve Risâle el-Şerefiyye adlı
            eserlerinde müzikal pratiği açıklamaya çalışmıştır. Kutbeddin Şirâzi
            (ö.1311), İran ansiklopedisinde  kendi zamanının müzikal uygulama-
            larını yansıtmıştır.
                                                                                   Görsel 4.7: İbn Sînâ (Temsili)



                                                                                                                 55
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61