Page 192 - TÜRK VE BATI MÜZİĞİ TARİHİ 12
P. 192

12. ÜNİTE



                 Mehterhaneler; makamları, usulleri, beste biçimleri, bestecileri ve hatta çalgılarıyla halk müziğinin ve saray
               içinde gelişen klasik Türk müziğinin “ordu ozanları” ruhuyla buluşturulduğu kurumlardır. Mehterhanelerde saz ha-
               valarının yanı sıra akıncı türkülerinin seslendirildiği fasıllar da icra edilmiştir. Mehterhane, bünyesinde yetişen dâhi
               besteciler sayesinde çok nitelikli bir besteci kadrosuna sahip olmuştur. Bu bestecilerin en önemlileri; Şah Kulu,
               Hoca Sadettin Efendi’nin babası Hasan Can, Zurnazen Dağlı Ahmet Çelebi, Zurnazen İbrahim Ağa, Gazi Giray'dır.
                 Mehterhanelerle birlikte gelişen mehter müziği de dinî müzikten Türk halk müziğine kadar Türk müziğinin tüm
               türleriyle her zaman etkileşim içinde olmuştur. Çalgılar, yerli halk tarafından yalnızca mehter müziğinde kullanıla-
               cak şekilde özel olarak yapılmıştır. Mehterhanelerde icra edilen bestelerin halk ezgilerinden ve halk müziği biçim-
               lerinden olması, mehter müziğinin Türk müziğinin diğer türleriyle etkileştiğinin göstergesidir. Mehterhanelerin
               dağarcığındaki eserlerin çeşitliliği, mehter musikisinin toplumun bütün tabakalarında yaygın bir biçimde sevildiği
               gerçeğini yansıtmaktadır.
                 Mehter müziğinin özünü ve dağarcığını genellikle düyek usulüyle bestelenmiş peşrevler ile semailer oluştur-
               muştur. Ceng-i harbî usulü vasıtasıyla mehterin yarattığı özel bir beste şekli ortaya çıkmıştır. Mehterhanenin re-
               pertuvarında serhat türküleri de yer almıştır. Ayrıca fasıl müziğinde bazı mehter peşrevleri de icra edilmiştir.

                 3. ETKİNLİK
                 Mehter marşlarından olan ”Eski Ordu Marşı”, “Fetih Marşı” ve “Ceddin Deden Marşı”nı seslendirmek için aşağı-
                 da verilen basamakları takip ediniz.
                    •  Sınıf içinde üç gruba ayrılınız.
                    •  Yukarıda verilen mehter marşlarını aranızda paylaştırınız.
                    •  Seçtiğiniz marşı grup arkadaşlarınızla birlikte vurmalı bir çalgı eşliğinde seslendiriniz.
                    •  Seslendirdiğiniz marşın üzerinizde bıraktığı hisleri arkadaşlarınıza ifade ediniz.


                 12.2.3. Türk Müziği Eğitimi Verilen Resmî Eğitim Kurumları
                 Türk sanat müziği, Osmanlı Dönemi’nde saray ve etrafının tercih ettiği, bestelediği ve icra ettiği bir müzik tü-
               rüdür. Bu müzik türünü Cumhuriyet ile birlikte gelişen ve değişen toplumsal yapıya bağlı olarak hemen her sınıf
               tanımış, kendine yakın bulmuş ve dinlemiştir.
                 Türk sanat müziği, Cumhuriyet sonrasında kurumsallaşma ve okullaşma sürecine girmiş, bilimsel ve eğitim-
               sel açıdan hızlı bir ilerleme kaydetmiştir. Osmanlı’dan bugüne kadar Türk müziği eğitimi veren resmî kurumlar;
               konservatuvarlar, güzel sanatlar fakülteleri, eğitim fakültelerinin müzik öğretmenliği bölümleri ve güzel sanatlar
               liseleridir.
                 Konservatuvarlar; ülkemizde müzik, müzikoloji ve sahne sanatları alanında eğitim veren ve nitelikli sanatçılar,
               yorumcular ya da araştırmacılar yetiştiren kurumlardır. Konservatuvarların amacı; Türk kültüründe var olan müzik
               ve sahne sanatlarını korumak, yaşatmak, yaymak ve evrensel anlayışla sentez yapabilecek yüksek nitelikli müzis-
               yenler yetiştirmektir. Bu kurumlar; kuruldukları günden bugüne sanatı meslek olarak seçen kişilerin yetişmesini
               sağlamış, istihdam yaratmış, ülke ve dünya kültürüne katkıda bulunmuştur.
                 Osmanlı Dönemi’nin ilk konservatuvarı olan Darülelhan; Türk ve Batı musikisinin çeşitli konularını, tarihini, ku-
               rallarını bilen ve beste yapabilen öğretmenler yetiştirmeyi amaçlamıştır. Bu kurum, 1925 yılında İstanbul Belediye-
               sine bağlandıktan sonra konservatuvara dönüşmüş ve İstanbul Belediye Konservatuvarı olarak isimlendirilmiştir.
               1986 yılında ise İstanbul Üniversitesine bağlanarak İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı adını almıştır.
                 Ankara Devlet Konservatuvarı, Cumhuriyet’in ilan edilmesinden sonra Atatürk'ün isteği üzerine kurulan ve “ilk
               devlet konservatuvarı” olma özelliğini taşıyan sanat okuludur. 1936 yılında öğretime başlamış ve Batı müziği sis-
               temine göre eğitim vermiştir.
                 Türk müziği eğitimi veren ilk konservatuvar, 1975 yılında kurulan İstanbul Türk Musikisi Devlet Konservatuva-
               rıdır. 1982’de devlet konservatuvarlarının Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) kapsamına alınıp üniversitelere bağlan-
               ması sonucunda Ankara Devlet Konservatuvarı, Hacettepe Üniversitesine; İstanbul Türk Musikisi Devlet Konserva-
               tuvarı da İstanbul Teknik Üniversitesine bağlanmıştır. Zaman içinde devlet konservatuvarlarının sayıları artmış ve
               günümüz konservatuvarlarının öğretim programları, eğitim türüne göre (Türk müziği, Batı müziği ya da her ikisi
               birden) belirlenmiştir.
                 Güzel sanatlar fakülteleri, farklı alanlarda yürütülen sanat eğitimini tek çatı altında toplamak için kurulmuştur.
               Bu fakültelerin genel amacı; özgün fikirleriyle güzel sanatların gelişimine katkıda bulunabilecek sanatçılar yetiş-
               tirmek ve çeşitli yayın, proje ve etkinlikler vasıtasıyla toplumun sanat konusunda ufkunu genişletmektir. Bu fakül-
               teler aracılığıyla güzel sanatların yaşamın içinde daha çok yer almasına katkı sağlamak hedeflenmiştir. Ülkemizin
               ilk güzel sanatlar fakültesi, 1975 yılında Ege Üniversitesi bünyesinde kurulmuş ve 1981 yılında da Dokuz Eylül



                                                                                TÜRK MÜZİĞİ EĞİTİM KURUMLARI  191
   187   188   189   190   191   192   193   194   195   196   197