Page 21 - TÜRK İSLAM MUSİKİSİ 12
P. 21

1.3.  İSLAM DİNİNDE MUSİKİNİN YERİ VE ÖNEMİ
            1.3.1.  Hz. Muhammed (sav) Döneminde Musiki
                Arap yarımadası üzerindeki sosyal hayatın şe-
            killenmesinde bölgenin içinde bulunduğu coğrafi
            ortamın ve iklim özelliklerinin önemli bir etkisi ol-
            muştur. Kırsal kesimde göçebe hayat yaşayanlar
            (bedeviler) ile vahalarda yerleşik hayat yaşayanlar
            (hadariler)  Cahiliye Dönemi Arap toplumunun
            iki temel unsurunu oluşturmaktadır. Bedevilik,
            coğrafi özellikler ve iklim özellikleri bakımından
            oldukça zor şartlara sahip bir bölge olan Kuzey ve
            Orta Arabistan’ın hâkim hayat biçimi iken hadari-
            lik, yaşam imkânlarının çok daha çeşitlendiği gü-
            neyin hayat tarzını temsil etmektedir (Görsel 1.7).                               Görsel 1.7
                Arap toplumu güzel sanatların genellikle şiir       Hadarilik (şehirleşme) örneği-Yemen bölgesi
            alanında ileri bir seviyeye ulaşmıştır. Şiirler belli
            bir ezgi ile okunmuş bu sayede şiire en yakın sanat dalı olan musiki
            ortaya çıkmıştır. Bu musiki daha çok göçebe hayatı yaşayan Arapların
            çöllerde deve kervanlarını ilerlemeye teşvik etmek için söyledikleri
            huda adı verilen ilkel ezgilerden ibarettir. Bu ezgiler deve sürücüle-
            rinin yanı sıra dokumacılık, çiftçilik, kayıkçılık gibi tekdüze iş gören-
            lerin sıkıcı çalışmalarını hafifletmek ve işi daha düzenli, verimli hâle
            getirmek için de kullanılmaktaydı. Daha sonraları Arap toplumunda
            musiki gelişerek terennüm ortaya çıkmıştır. Terennümün iki türü
            bulunmaktadır. Birincisi şiirin (manzum) musiki ile söylenmesidir ve
            buna gına (şarkı) adı verilir. Diğeri manzum olmayan  nesir hâlindeki
            sözlerin terennümüdür ve buna da tagbir adı verilir.
                Musiki İslam'ın doğuşuyla Arap toplumunda daha farklı bir
            boyut kazanmıştır. İslam'ın ilk emirleri; dünyevi arzulardan uzak-
            laşmayı, semavi⁴  nura yükselmeyi, maddeden manaya yücelmeyi
            hedeflemiştir. Bu sebeple İslam'ın ilk dönemindeki musiki, nefse  te-
            sir eden ve güzel sesle okunan Kur’an-ı Kerim tilaveti şeklinde dinî
            bir kimlikle ortaya çıkmış; ezan, tekbir ve tehlil gibi çeşitli kimliklere
            bürünmüştür (Görsel 1.8).
                Hz. Muhammed (sav) Döneminde düğün, bayram, karşılama,
            uğurlama, yolculuk ve savaşlarda musikinin dansla (raks) icra edildi-
            ği bilinmektedir. Dolayısıyla o dönemin sosyal hayatında musikinin
            yer aldığı anlaşılmaktadır.  Ebu Musa Eşari'nin Kur'an'ı nağme ile
            okuduğu bir sırada evin yakınından geçen Hz. Muhammed’in (sav)
            bunu duyması ve takdirini belirtmesi üzerine Musa, "Ya Resulullah,
            beni dinlediğini bilseydim kıraatimi⁶  daha hoş nağmelerle süslü bir              Görsel 1.8
            hâle getirmek için elimden geleni yapardım.” demiştir. Bu bilgiden    Ezanın okunması (Temsilî)
            Kur’an-ı Kerim’in güzel bir sesle ahenkli okunuşu Hz. Muhammed’i
            (sav) hoşnut etmiştir.







                                                                                                          19
   16   17   18   19   20   21   22   23   24   25   26