Page 89 - Konu Özetleri TYT AYT Felsefe
P. 89

GÖRÜŞ ANALİZİ: (AUGUSTINUS, FÂRÂBÎ, İBN SÎNÂ, GAZÂLÎ, İBN RÜŞD) - TASAVVUF DÜŞÜNCESİ


        2. METİN: FÂRÂBÎ -ERDEMLİ ŞEHİR
        Sakinlerinin  ancak  mutluluğa  erişmek  maksadıyla  yardımlaştıkları  bir  şehir,  erdemli  bir  şehir  olur.  (…)  Bütün  şehirleri
        mutluluğa erişmek maksadıyla el ele vererek çalışan bir millet de erdemli bir millettir. Bütün milletleri, mutluluğa ulaşmak
        maksadıyla el birliğiyle çalışan bir dünya da erdemli bir dünya olur. Erdemli şehre aykırı olan şehirler şunlardır: cahil şehir,
        bozuk şehir, değişmiş şehir, şaşkın şehir.
        .…
        Bütün bu meziyetlerin bir kişide toplanması güç olduğundan bu yaratılıştaki kimselere insanlar arasında az tesadüf edilir.
        Eğer erdemli şehirde öyle bir kimse bulunur ve bu kimse büyüdüğü zaman zikrettiğimiz şartlardan ilk altısını veya beşini
        kendinde toplarsa yönetici olur. Böyle bir adama hiç rastlanmazsa o şehrin yönetimine gelmiş olan ilk yöneticisi ile yerine
        geçenlerin verdikleri hükümler ve dinsel kurallar muhafaza edilirler. Fakat hikmet yönetimin şartı olmaktan çıktığı gün diğer
        şartlar bulunmuş olsa da erdemli şehir kralsız kalır. Şehri idare eden yöneticisi kral olmayınca şehir tehlikeye maruz olur.
                                                                    Fârâbî, El-Medinetü’l Fâzıla (Erdemli Şehir)


        Metne İlişkin Kavramlar:
        Hikmet: Derin bilgelik, yaşamın gerçek anlamını ve varoluşsal soruları anlama yeteneği.
        Meziyet: İnsanda bulunması gereken olumlu nitelikler ve davranış kalıpları olarak tanımlanabilir.
        Cahil şehir: İnsanların bilgisizlik içinde yaşadığı; doğru ile yanlış arasındaki farkı ayırt edemeyip kendi bencillikleri ve
        tutkuları peşinde koştukları şehir.
        Erdemli şehir: Fârâbî’nin ideal şehir yapısını ifade eder; burada halkın mutluluğu, erdemler doğrultusunda yönetilir.


        Metnin Analizi:
        Fârâbî’nin bu metni, ideal bir şehir yönetimi ve ideal bir yöneticinin sahip olması gereken nitelikleri sıralayarak başlar. Bu-
        rada, liderin belirli meziyetlere sahip oluşunun yöneticilik için bir ön koşul olduğuna vurgu yapılır. Bu niteliklerin bir bireyde
        toplanmasının zorluğundan bu tür kişilerin insanlar arasında nadir bulunduğu belirtilir. Ardından, erdemli şehirde böyle bir
        kişi bulunduğunda ve bu kişi belirli meziyetleri bünyesinde barındırdığında, o kişinin yönetici olması gerektiğine dair bir
        sonuca varılır. Metinde yönetici olmanın sadece siyasi bir mesele olmadığını, aynı zamanda ahlaki ve felsefi bir mesele
        olduğunu savunulur.


        3. METİN: İBNİ SÎNÂ- HAY BİN YAKZÂN
        “Sen ve senin yanında bulunanlar için benim yolculuğum gibi bir yolculuk mümkün değildir.
        Benim yolculuğumun yolu, sana ve senin yolunda bulunanlara kapalıdır. Bu yolculuğu, tek başına kalmanız koşuluyla
        yapabilirsiniz. Bu durumda da belirlenmiş, ileri ya da geri almanız olanaksız olan zamanı beklemelisiniz. Siz, konaklamalı
        bir yolculuğu seçmek, bununla yetinmek zorundasınız. Bir süre yolculuk etmeli, bir süre de bunlarla birlikte bulunmalısı-
        nız. Ne zaman içinden gelen büyük bir aşk, seni bunlardan ayırıp yolculuk etmeye yöneltirse beni karşında bulursun. Ben
        sana yoldaşlık ederim. Yine onları arzulayacak olursan beni bırakır, onların yanına dönersin. Bu yarım yolculuklar, senin
        onlardan tümüyle ayrılışına kadar sürer.”
        (Burada İbn Sînâ, insanın zamana karşı sınırlı bir varlık olduğunu, etkin aklın yetkinliğine ölmeden ulaşılamayacağını ve
        bu nedenle yaşamı boyunca insanın bedensel eksikliklerden tümüyle sıyrılamayacağını anlatmak ister.)
        …
        “İnsanlık evreninden ayrılan bölüm ve yanları vardır. Kazanılmış güçlerle donanmayan, yalnızca doğal güçlerle kalanlar
        oralara geçemezler.”
                                                                                   İbn Sînâ, Hay bin Yakzân
        Metne İlişkin Kavramlar:
        Yolculuk: Fiziksel bir seyahatten çok, bilgiye, gerçeğe veya aydınlanmaya ulaşmaya çalışma sürecini sembolize eder.
        Tek başına kalmak: Bu yolculuğun bireysel doğasını işaret eder; kişinin kendi içsel dünyasına dönük bir arayışta bulun-
        ması gerektiğini vurgular.
        Yol: Bu tür bir bilgi veya gerçek arayışının kendine özgü bir süreç olduğunu, bu sebeple herkes için farklı olabileceğini
        simgeler.



        FELSEFE - TYT/AYT                                                                                                                   MEBİ KONU ÖZETLERİ  91
   84   85   86   87   88   89   90   91   92   93   94