Page 105 - BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR TARİHİ 12
P. 105
Osmanlı Devleti’nde Cündilik Osmanlı Devleti’nde Cirit
Osmanlılarda at, sadece savaş aracı olarak Osmanlı padişahlarının Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarından itibaren şehirlerde cirit meydan-
kullanılmamış; onur, sevgi ve saygı unsuru olarak ları düzenlettikleri ve inşa edilen saraylarda cirit talimleri için alanlar yaptırdıkları bilinmektedir. Özellikle
görülmüştür. Orhan Gazi’nin Bursa’da Balıklı köyünde bir at meydanı yaptırdığı ve burada her cuma günü cirit ve
Osmanlı ordusunda cündi adıyla anılan çevgen gibi atlı sporlar yapıldığı bilinmektedir. Osmanlılarda bayramlarda padişah huzurunda cirit oy-
bir bölük bulunmaktaydı. Cündilik, ata en iyi bi- nanması da âdetti. Padişahlar da zaman zaman bu cirit oyunlarına katılırdı.
nen hünerli binicilere verilen bir unvandı. Evliya Osmanlılarda oynanan cirit oyunu, kurallarında bazı küçük değişiklikler yapılmasına rağmen
Çelebi, 1664’te Viyana’ya gönderilen Kara Hasan eski Türklerin oynadığı cirit oyununa çok yakındı. Cirit; düğün ciridi, deri ciridi ve ilkbahar ciridi olmak
Paşa’nın ordusundaki cündilerin Viyana’ya girer- üzere oynandığı yere ve zamana göre değişmekteydi. En çok saray çevresinde oynanırdı. Özellikle saraya
ken yaptıkları gösterileri şöyle anlatmıştır: “Bu ziyaret için gelen elçi ve yabancı misafirlere Türklerin at üzerindeki başarı ve maharetlerini göstermek
askerin ortasında kırk elli kadar kırmızı şalvarlı amacıyla oynanan bir oyundu.
cündiler, atları üzerinde baş üstü dikilerek türlü Genellikle davul zurna eşliğinde yapılan cirit oyununda taraflar karşılıklı olarak aralarında en az
türlü hareketler yaparak birbirlerine topuzlar atıp 200 metre mesafe olacak şekilde dururdu. Sırayla elinde cirit bulunan bir atlı, atını doludizgin karşı tara-
tutarak at üzerinde bağdaş kurup ve diz üzerinde fa koşturarak ciridini hedefteki rakibine savurur ve geri dönerek kaçardı. Kendisine cirit atılan kişi, onu
eyerde oturup rahvan at koşturarak atların karnı kovalamaya başlar ve isabet ettireceğini kestirdiği anda ciridini fırlatırdı. Kaçan atlı, kendisini ciritten
altından girip diğer taraftan çıkarak Viyanalıları sakınırdı.
etkilemişler ve cündilerin ne denli yetenekli oldu- Oyunculara yapılan isabetli atışlar, takımlara puan kazandırırdı. Eğer kaçan oyuncu, atılan ciri-
ğunu göstermişlerdir.” di havada yakalarsa o takıma karşı hamle hakkı doğardı. Bu kaçma kovalama sahneleri, sıradaki diğer
Sporla iç içe yetişen şehzadeler, padişah oyuncularca da sürdürülürdü. Cirit oyununda ciridi ata vurmak yasaktı (Görsel 4.34).
olunca da sporla ilgilerini kesmemişlerdir. Özel-
likle saltanata çıkışlarında Enderundaki sporcu-
ların yaptıkları çeşitli müsabakaları izlemişlerdir.
Bu müsabakalar içinde yer alan at yarışlarına özel
önem vermişlerdir (Görsel 4.33).
Görsel 4.33: Cündilik minyatürü
Osmanlı Devleti’nde atla yapılan spor ve gösterilere her şölen ve eğlencede mutlaka yer verilirdi.
En önemli atlı gösteriler, padişahların huzurunda yapılanlardı. Bu gösteriler, dörtnala giden atın üze-
rindeyken yerden para almak, eyer üzerinde ayakta durmak, atın boynundan dolaşmak, havaya atılan
nesneyi tutmak, at üzerinde perende atmak ve at üzerinde amuda kalkmak şeklinde yapılmaktaydı.
Osmanlı Devleti’nde özel şenlik ve günler dışında düzenli olarak yapılan ve günümüzdeki at ya-
rışlarına çok benzeyen müsabakalar da vardı. Bu yarışlar, padişahın koruması altındaydı. Padişahlar, bu
yarışlarda başarılı olan cündileri destekleyip ödüllendirirdi.
YİĞİT KENDİNİ ÖVENDE Görsel 4.34: Cirit oyunu
Osmanlı Devleti’nde Top Oyunu
Oklar menzili döğende
Kılıç kalkana değende “Alay topu oyunu” olarak da bilinen top oyunu, elle oynanırdı. Bu oyunda kar keçesinden ya-
Kalkan gümbür gümbürlenir. pılmış bir top kullanılırdı. Karşılıklı iki çizgi üzerinde duran ve “alay” adı verilen 50-100 kişiden oluşan
iki grup, karşılıklı olarak topu birbirlerine atarlar ve gelen topları tutmaya çalışırlardı. Topları tutamayıp
düşüren takım yenilirdi.
Ok atılır kal’asından
Hak saklasın belasından Osmanlı Devleti’nde Yaya Koşusu
Köroğlu’nun narasından
Dağlar gümbür gümbürlenir. Padişahın misafir elçilere sunduğu ziyafetlerde ve düğünlerde yapılan koşu yarışlarıydı. Yarışma-
dan önce koşu mesafesi belirlenir ve yarışmaya herkes istediği kıyafetle katılabilirdi. Birinci gelene ödül
KÖROĞLU verilirdi. Bu yarışmalara “peyk” ya da “şatır” adı verilen haberciler de katılırdı. Bu habercilerin kendilerine
özgü kıyafetleri ve dizlerinin altına taktıkları zilleri olurdu. Bir ellerinde balta diğer ellerinde de yarışma-
cılara enerji vermesi amacıyla dağıttıkları gül suyu bulunurdu.
102 OSMANLI DEVLETİ’NDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR OSMANLI DEVLETİ’NDE BEDEN EĞİTİMİ VE SPOR 103