Page 17 - RİTİM EĞİTİMİ VE HALK DANSLARI 11
P. 17

Aristoksenos (Aristoksenos); MÖ 4. yüzyılda İtalya’nın bugünkü adı Toronto olan Tarentum (Teren-
            tum) şehrinde yaşamış, dönemin önemli filozof ve müzikçilerindendir.  Ritimle ilgili yazılı ilk kaynaklardan
            en önemlisi Aristoksenos’un yazmış olduğu ritim ögeleri anlamına gelen “Rythmique Stoikheia’’dır (ritmik
            stoykheya). Aristoksenos, ayrıca ritim ve ezgi kuralını tespit etmiştir. Bu dönemde okullarda müzik ve ritim
            eğitimi dilden ve matematikten önce yer almış, çalgı çalmak 30 yaşına kadar mecburi tutulmuştur. Davul,
            darbuka ve tef gibi çalgılar tragedyalarda ve farklı törenlerde kullanılmıştır.
                    Milattan önceki dönemlere ait bulgularda, mağara resimlerinde ve rölyeflerde davul çalımı görül-
            mektedir. Bu bulgular ışığında Eski Çağ’da Yakın Doğu’da, Yunanistan’da ve Roma’da genellikle ahşap
            kasnaklı davulların kullanıldığı belirlenmiştir. Renkli duvar resimlerinde, tokmakla davul çalan insan figür-
            lerine rastlanmıştır. Tokmağın kıvrık ucu, bugün Anadolu’da kullanılan davul tokmakları ile benzerlik gös-
            termektedir. Mısır’da var olan saray ve tapınak müziği ile halk müziği arasındaki ayrımın etkileri zamanla
            azalmaya başlamıştır. Ritim çalgıları gelişmiş ve bunlar farklı malzemelerden yapılmaya başlanmıştır. Bu
            dönemlerde davullarla ve deniz kabuklarından yapılan zillerle müzik içindeki ritim anlayışı zenginleştirilmiş-
            tir. Dönemin önemli çalgıları arasına büyük tefler, çıngıraklar, bugünkü darbukaya benzeyen davul türleri,
            Anadolu kaşıklarına benzeyen kastanyetler katılmıştır. Çin’de tarih öncesi çağlardan itibaren iyi korunmuş
            ritim çalgılarına ait kalıntılar bulunmuştur. Bu çalgılar arasında; davul, zil, sistron, bambu flüt, çeşitli gonklar,
            çanlar ve çıngıraklar sayılabilir. Hindistan ve Tibet’te ise ahşap kasnaklı davullar, takırtı davulları olarak
            adlandırılmıştır. Çift yüzlü olan bu davulların içine -benzerlerinden farklı olarak ses çıkarması için- farklı
            objeler konmuştur.
                    Tarihî gelişim içerisinde metal işleme, gelişmeye başlamıştır. Diğer materyallerden daha iyi tını
            özelliklerine sahip olan ve ses çıkarmaya yarayan metal, ritim çalgılarında da kullanılmıştır. Birbirine vurula-
            rak yüksek ses çıkarmaları sağlanmıştır. Çekiçle vurularak çalınan yuvarlak maden levhalar, Asya kıtasında
            yaygın  olarak  bu  dönemden  itibaren  kullanıl-
            maya başlanmıştır. MÖ 1100’lü yıllarda Türk ve
            Çin kültüründe ilk ziller görülmüştür. Çınlama
            sesine  benzer  sesler  çıkartan  ziller  metalden
            yapılmıştır. Çanak biçimli, saplı, sapsız ya da
            halkalı  askıları  olan,  sallanınca  ses  çıkaran
            metal  ritim  çalgıları,  bu  dönemde  yapılan  ilk
            çalgılardandır.
                    Vurmalı  çalgılar  arasında  en  yaygın
            kullanılanlar,  ortası  oyuk  ağaçlardan  yapılan
            darbuka benzeri çalgılar olmuştur. Bunların en
            tipik örneği Afrika’daki ağaç davullarıdır ve 13
            metre uzunlukta olanları da vardır. Davulların
            yapımında tüm kabile görevlendirilmektedir ve
            davullar, güçlü tını sağlamak ve sesi uzaklara
            iletmek amacıyla destekler üzerine konmakta-
            dır. Djembe (cembe) Afrika’da uzun yıllar önce-
            sinden beri kullanılan bir ritim çalgııdır (Görsel
            1.2). Bu ritim çalgısı ağaç oyma yöntemi ile ya-
            pılmaktadır. Djembelerin yapım malzemesi bu-
            gün değişiklik gösterse de ölçülerinde önemli
            değişiklikler olmamıştır. Birçok farklı kültürde,
            ritim çalgılarının ağaç dışında kilden yapılmış
            olduğu  da  görülmektedir.  Özellikle  Ön  Asya,
            Anadolu,  Orta  ve  Güney  Amerika,  Afrika  ve
            Avustralya’da vurmalı çalgıların yapımında hâ-
            len kil kullanıldığı bilinmektedir.
                    Geçmişten  bugüne  kadar  tüm  ritim
            çalgılarında olduğu gibi darbukanın ataları ola-             Görsel 1.2: Djembe
            rak da davullar kabul edilmektedir. Darbukanın kökleri Antik Çağlara dayanmaktadır. Kuzey Afrika davul-
            larından olan darbuka, esasen talking drum (tolking dıram) olarak bilinen çalgının ve djembenin de dâhil
            olduğu aileden olan Afrika davullarının bir üyesidir. Bu çalgılar, Kuzey Afrika ülkelerini kapsayan bölgeye
                                                                                                                  1. ÜNİTE
            geldiğinde şekilleri değişerek vazo görünümüne kavuşmuştur.




                                                          15
   12   13   14   15   16   17   18   19   20   21   22