Page 18 - RİTİM EĞİTİMİ VE HALK DANSLARI 11
P. 18
Batı Avrupa’da artık kullanılmıyor olsa da metalden
ya da topraktan yapılan darbukalar; Kuzey Afrika, Orta Doğu,
Fas, İran hatta Bulgaristan’a kadar değişik isimlerle anılmakta
ve hâlen kullanılmaktadır. Şartlara göre değişen yapım mal-
zemeleriyle beraber darbukaların icra teknikleri de değişime
uğramıştır (Görsel 1.3).
Görsel 1.4’te görülen ve 14. yüzyılda “tabor” adıyla
bilinen snare (sineyır) davulların (baterilerde kullanılan tram-
petlere benzer bir çalgı) izlerine ilk olarak Avrupa’da rastlan-
mıştır. Taborlar ve taborları çalabilmek için kullanılan davul
çubukları, o bölgedeki yapı malzemeleri ve ağaçlar kullanı-
larak üretilmektedir. Bu dönemde Avrupa’da bas davul da
kullanılmaya başlanmıştır. Bas davullar, diğer davullara göre Bakır darbuka Toprak darbuka
daha büyüktür ve kalın bir ses vermektedir. Bas davullar ağır-
lıklarından dolayı bir taşıyıcının üstüne konularak çalınmakta- Görsel 1.3: Darbuka örnekleri
dır. Bu davulların Avrupa’ya Türklerden geçtiği düşünülmek-
tedir. 15. yüzyılda her biri birbirinden farklı ses veren birkaç
davuldan oluşan “timpani” isimli davullar kullanılmaya başlan-
mıştır (Görsel 1.5). Timpaniler, yarım küre şeklinde ve akort
edilebilen ritim aletleridir. 18. yüzyılın başlarından itibaren ri-
tim aletlerinde birden fazla notanın icra edilişi, dönemin ünlü
bestecilerinden Ludwig van Beethoven (Ludvig van Bethovın)
ile başlamıştır. Beethoven’dan sonra timpaninin kullanılması,
dönemin popüler müziğinde kabul görmüş ve pek çok farklı
eserde kullanımı yaygınlaşmıştır. Orkestrada ilk kez trampet
kullanımı, Gioacchino Rossini (Coçino Rosini) tarafından
gerçekleştirilmiştir. Afrika kültürünün bir parçası olan bongo
ve conga (konga), 19. yüzyıldan itibaren dünyaya yayılmıştır.
Bongo kelimesi iki davul anlamına gelmektedir, kongalar ise
daha uzun ve silindiriktir (Görsel 1.6, 1.7).
Görsel 1.4: Tabor
Görsel 1.6: Bongo
1. ÜNİTE Görsel 1.7: Conga (Konga) Görsel 1.5: Timpani
16