Page 21 - RİTİM EĞİTİMİ VE HALK DANSLARI 11
P. 21
edişine ve danslarına yansımıştır. Medeniyetlerin oluşmaya başlaması ile birlikte dans var olduğu şekilden
çıkmış, farklı bir şekle bürünmüştür (Görsel 1.10, 1.11).
Görsel 1.10: Mağara resimlerinde avlanma Görsel 1.11: Mağara resimlerinde avlanma
Farklı kültürlerin kendine has araçlarla yaşamları-
nı, gelenek ve göreneklerini ifade eden danslara etnik dans
(halk dansları) denilmektedir. MÖ 300’lü yıllarda dünyadaki
halk danslarının belli bir ırka ve ülkeye özgü icra edilmeye baş-
landığı görülmektedir. Dans etme amaçları birbirine benzese de
her kültürün kendi içinde şekil ve içerik olarak farklılıkları bulun-
maktadır (Görsel 1.12).
Halk dansı özellikleri taşıyan ilk örnekler eski Mısır’da
görülmüştür. Dans, avcıların avlarını bulmak için gerçekleştir-
dikleri ritüellerden oluşmuştur. Bu ritüellerde yardımlaşma duy-
gusu yoğun şekilde yer almıştır. Tapınma olgusunun etkisiyle
danslar, ritüellerden ayrılmış ve kendi başına bir sanat etkinliği
hâline gelmiştir. Tapınma törenlerinde görülen dans, zamanla
özel yaşama katılmış ve eğlence amaçlı da dans edildiği gö-
rülmüştür. Kent merkezlerinde gezici topluluklar, flüt ve arp eş-
liğinde farklı kostümler giyip maskeler takarak kültürel etkilerin
görüldüğü dans gösterileri sunmuşlardır.
Eski Yunan’da Platon ve Sokrates gibi filozoflar dansı;
kişinin bedensel sağlığını, eğitimini olumlu olarak destekleyen
bir etkinlik olarak görmüştür. Platon; dansın toplumlarda önemli
bir yere sahip olduğunu vurgulamış, hatta dans etmenin insan- Görsel 1.12: Kabile dansı
ları soylulaştıracağını savunmuştur.
“(...) Müzikle eğitim en üstün eğitimdir çünkü ritim ve uyum, ruhun ta içine girer ve ona uyum kazandıra-
rak her şeyden çok kavrar. Böylece ruhu uyumlu kılar, yeter ki insan doğru dürüst eğitim görmüş olsun.
Yoksa bunun tam tersi olur, değil mi? (...) Böylece güzel ve iyi bir insan olur, çirkini de haklı olarak ayıplar.
(...) Müzikle eğitim gördüğünden düşünmeye yatkınlığını fark eder ve bu yetisini sevinçle karşılar. Bu
nedenlerle eğitim bence müziğe dayanmalıdır.”
Platon
Eski Yunan’da dans hem tiyatronun bir parçası hem de bağımsız bir sanat dalı olarak kabul edilmiş-
tir. Halk kültürünü yansıtan ve savaş, düğün, cenaze, komedi unsuru içeren dansların sayısı 200’ü bulmuş-
tur. Bu dönemde dans-şiir-ezgi üçlemesinin birbirinden ayrı düşünülmediği bilinmektedir. Bu üç sanat dalı, 1. ÜNİTE
tek bir sanat dalı olarak kabul görmüş ve uygulanmıştır.
19