Page 113 - 3 Adım AYT Türk Dili ve Edebiyatı
P. 113

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI                               AYT        3.
                                                                                                          ADIM
                                                     Roman - Giriş







        1.   Bugün  ensenize  kadar  kestirdiğiniz  şu  saçlar  yok  mu?  Ne   3.   Aşağıdakilerden hangisinde bilinç akışı tekniği kullanıl-
            uzundu, ne uzun! Köklerini sökercesine onları tarardık. Hiç   mış olabilir?
            unutmam, hanımefendi size üstü papatya örneği beyaz ke-  A)  Karşıya koştular. Az sonra Kasımpaşa’ya doğru sarkan
            tenlerden yeni bir elbise diktirmişti, onu giydirdik ve sizi bü-  uçurumun  kıyısında  yürüyorlardı.  Dönüp  dönüp  Haliç’e
            yük hanımefendiye götürdük. O vakte kadar büyükannenizi   bakıyordu. Güler:
            görmemiştiniz çünkü büyük hanımefendi damadıyla altı sene
                                                                      — Işıklar yanınca daha da güzelleşir, dedi.
            dargın durdu. Nihayet barıştılar, biz de sizi götürdük. Ah, diye
            içini çekiyor ve başını sallıyor Gülter. Büyükanneniz gibi ka-     — Bu yolu sever misiniz?
            dın nerede şimdi?                                         — Çok. Bazen elimde bir kitap bir sıraya otururum. Ama
            Bu parçada aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisi kul-  rahat bırakmazlar.
            lanılmıştır?
                                                                   B)  Bak, amcamız hastaymış da, ona bile eli boş gidiyoruz.
            A) Pastiş                   B) Parodi
                                                                      Hasta adam kravatı, gömleği ne yapsın? Bari başucuna
            C) İroni                    D) Geriye dönüş
                                                                      bir  radyo  alsaydım,  pilli...  Yükleyecek  olsam  ben,  değil
                        E) İç çözümleme                               mi ya a Veli, seni mi beklerdim? Ford’un da iyice canı-
                                                                      na okunmuş... Gördün ya Balkız? Bunlar bizden bir gün
                                                                      önce çıkmadılar mıydı yola? Ee, arızalanmışlardır tabii...
                                                                   C)  Çalıştığı  ofisin  penceresinden  dışarıyı  seyrediyordu.
                                                                      Bahçenin hemen dışında cılız bir dere akıyordu. Derenin
                                                                      kenarında güzün soldurduğu ağaçlar sıralanıp gidiyordu.

                                                                      Bu manzara uzaklara dalıp gitmesine neden olmuştu. Ço-
                                                                      cukluk yıllarını hatırladı. Annesini, babasını, kardeşlerini,
                                                                      arkadaşlarını... Gözlerinden boncuk boncuk süzülen yaş-
                                                                      lara hakim olamadı.

                                                                   D)  Bu sokaktan her içeri girişinde içini yakan tiksinti ve kor-
                                                                      kunun canlandığını fark ederek, kaldırımlarda, parke taş-
                                                                      larının üzerinde kırmızı ışıklar yansıtan su birikintilerinin
                                                                      çirkef olduğunu, Beyoğlu’nun çirkin olduğunu, kendisinin
        2.   Bulutların göstermediği bir ay, ortalığa pek hafif bir ışık dağı-  sefil, zavallı, korkak olduğunu, yıkılmak üzere olduğunu
            tıyor ve iri yağmur damlaları, derenin yuvarlanan sularına dü-  düşünerek yürürdü.
            şerek orada küçük ve hemen kaybolan halkalar bırakıyordu.
                                                                   E)  Hurrem kendisini büsbütün yalnız hissediyor. Yalnız ve
            Aşağıdakilerin  hangisi  bu  parçadaki  anlatım  biçimiyle   güçsüz, kuvvetsiz. Ve, sanki kalan son tâkat kırıntılarını
            aynıdır?                                                  bunun  için  harcıyormuş  gibi  doğruluyor,  oturduğu  hasır
                                                                      iskemleden kalkıyor, sonra da bu çökkünlüğe uygun bir
            A)  Kirpi kılları gibi ayakta duran iki kalın kaş, içeriye çökmüş,
                                                                      sesle:
               kömür gibi siyah göz… Burun uzun, kara sakal hayli kır-
               laşmış. Boyu kısa, vücudu cılızdır.                      —  Sofrayı hazırlamalıyım. diyor.
            B)  Geldiğimin ertesi günü derse başladım. Bu ilk gün hayatı-
               mın en unutulmaz bir hatırası gibi yaşayacak. Sabahleyin
               erkenden aşağı inmiştim.
            C)  Kâmil Bey, Tevfik Fikret’in “Sis” şiirini hatırladı. Şair, ko-
               caman bir çocuk gibi sevdiği şehrin taşına, toprağına öf-
               kelenmiş, onu biraz da haksız yere hırpalamıştı.
            D)  Bazen  büyük  kâşifler  gibi  Afrika’da  gezer,  yamyamlar
               arasında görülmemiş maceralar geçirir, bazen meşhur bir
               ressam olur ve Avrupa’yı dolaşırdım.

            E)  Yüzünde  hiç  dargınlık  yoktu.  Belki  biraz  hayret  fakat
               daha çok, alaka ve şefkatle bana bakıyordu. Hâlbuki ben-
               de onun bakışlarını karşılayacak cesaret yoktu.



                                                                                                             111
   108   109   110   111   112   113   114   115   116   117   118