Page 104 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 104

49        TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11                          Ortaöğretim Genel Müdürlüğü




          Ardında, elinde boş gaz tenekesiyle ölçmecisi dikiliyor.
          “Ölç!..” diyor ölçmeciye.
          Adam başlıyor: Bir ona, bir bize, bir ona, bir bize... Ağamız iyidir, yarıya böler.
          On sekizer teneke...
          Bugünkü değeri yetmiş lira kadardır. Yetmiş lira köyde bir insanı zor giydirir. Şehirde bir kötü ceket
          parasıdır. Üstelik biz bunu satamayacağız da... Dört çuval onun, dört çuval bizim doldu. Kağnıya vurup
          gideceğiz. Onun çuvallarını konağa kadar taşımak da bizim boynumuza borç.
          (…)

          Anamın gözleri bulandı birden. Çöküp ağlamağa başladı. Bir “Vay gidi vaayy!..” çekti derinlerden: “Bu
          kavgalar, bu küslükler, bu on sekiz teneke buğday için miydi oğul?”
          Öküzler yorgun, biz yorgun... Hepimiz dingin, durgunuz... Kağnımız gıcırdıyor, tekerler zoru zoruna
          dönüyor. Köye doğru yollanıyoruz. Hepimiz zor yürüyoruz...
          Anam hâlâ ağlıyor!..
                                                                           Fakir Baykurt, Efendilik Savaşı

          Kelime Dağarcığı:
          çeç: Tahıl yığını. çelmik: Buğday ve başakla karışık iri saman. destar (dastar): Örtü. düven (döğen): Harmanda ekinlerin
          sapı ve tanelerini ayırmak için kullanılan araç. harım: Sebze ve meyve bahçesi. ivedi: Acele. kofa: Hasır otundan yapılmış
          kap. koşumlu (koşulu): Kayış takımı, koşum takımı takılmış. mal maşat: Büyük ve küçükbaş hayvanlar. müşterek: Ortak.
          palaska: Askerlerin bellerine bağladıkları kayış. pıtrak: Dikenli bir bitki. rençperlik: Irgatlık. tınaz: Dövülerek savrulmaya
          hazırlanan ekin yığını. yaba: Harman savurmakta kullanılan çatal. zabit: Rütbesi teğmenden binbaşıya kadar olan asker.

          1.  Öküzler, un çuvalına dalıp çıkmış sıçan eniği gibi tozdan bembeyaz. Kel Yaşar arpa tınazı savuruyor.
              Arpa tozu bütün tozlardan daha beter yakıyor. Onun tınaz savurduğu yerle, bizim döğen sürdüğü-
              müz yer arasında on adım yok. Samanı bizim harmana, üstümüze düşüyor. İsterse getirip gözümüze
              savursun, bir şey diyemeyiz. Harman yerinde tozdan sızlanmak ayıptır.
              Metinden alınan yukarıdaki bölümde hangi anlatım biçimi kullanılmıştır? Hikâye boyunca kulla-
              nılan bu anlatım biçiminin olay örgüsüne katkıları nelerdir?











          2.  Hikâyede Şerif Ali, kahraman ve ölçmeci arasında diyalog tekniğinin kullanılması metnin anlatı-
              mını nasıl etkilemiştir?










          3.  Okuduğunuz metnin herhangi bir bölümüne öyküleyici anlatım biçimini kullanarak bir paragraf
              ekleyiniz.









          102
                                                                                      Hazırlayan: Mustafa EREN
   99   100   101   102   103   104   105   106   107   108   109