Page 463 - Türk Dili ve Edebiyatı 11 Beceri Temelli Etkinlik Kitabı
P. 463

Ortaöğretim Genel Müdürlüğü                         TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 11          228

             8. ÜNİTE > Eleştiri  Kazanım A.4.12: Metni yorumlar.
             Alan Becerileri: Okuma Becerisi  Genel Beceriler: Eleştirel Düşünme Becerisi
             Etkinlik İsmi                       Duyular ve Edebiyat                             30 dk.

             Amacı     Eleştiri yazılarından hareketle yorum kabiliyetinin geliştirilmesini sağlayabilmek.  Bireysel

               Yönerge   Aşağıdaki metni okuyunuz. Metinden hareketle soruları cevaplayınız.
                     (Metin, aslına sadık kalınarak alınmıştır.)


                                           Tanpınar’ın Şiirlerinde Duyular

             Modern Türk şiirinin gerek verdiği eserler gerekse bakış açısının zenginliği itibariyle önemli isimlerin-
             den olan Ahmet Hamdi Tanpınar çok yönlü bir edebiyatçıdır. Roman, hikâye, şiir, deneme, edebiyat
             tarihi, makale türlerinde eserler vermiştir. Onun çok yönlülüğü yalnızca değişik yazı türlerinde eser
             vermiş olmasından değil aynı zamanda sanatın farklı dallarına yakın ilgi duymasından gelir. Tanpı-
             nar’ın resim ve müzik sanatlarına olan ilgisi mektuplarından, kayda geçmiş anılarından, dostlarının,
             öğrencilerinin ve meslektaşlarının anekdotlarından bilinmektedir. Yalnızca “Yaşadığım Gibi”de müzik
             ve plastik sanatlar üzerine on beş yazısının bulunduğunu hatırlamak bile şairin, sanatın değişik dalla-
             rına duyduğu ilgiyi anlamaya yeter. Mektuplarında, özellikle de Paris’ten yazdıklarında sık sık sinema
             ve tiyatrodan söz etmesi, seyrettiği filmleri ve oyunları anlatması, mimari eserlerine ilişkin görüşler
             öne sürmesi de bu konuda önemli göstergelerdir. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın şiirleri farklı yöntemlerle
             incelenebilecek zenginliktedir. Şairin hayata ve çevreye bakışının taşıdığı genişlik ve derinlik, onun
             sanatta çıkış noktası olarak aldığı ve oradan genişlediğini söylediği şiirlerine yansımıştır. Tanpınar, şi-
             irde derinleşmeye sağlarken rüya ve zaman gibi önemli soyut kavramı temel alır görünmekle birlikte
             somut verilerden de hareket etmiştir. Çünkü o, bir yönüyle duyularıyla yaşayan, dünyayı seyretmekten
             hoşlanan; yeryüzün hazlarını tatmayı birey ve sanatçı olarak “dünya nimetleri”nden yararlanmayı seven
             bir şairdir. Bunun sonucu olarak da şiirlerinde beş duyuya ilişkin ayrıntıları dikkat çekecek yoğunlukta
             kullanmıştır.
             Tanpınar’ın eselerinde görme duyusuna ait özellikler sanatçının plastik sanatlara ve mimariye olan yo-
             ğun ilgisinden gelmektedir. Avrupa seyahatine çıktığında müzeler, galeriler, ziyaret ettiği ilk yerler-
             dendir. Resme olan ilgisi günlük hayatında da kendini gösterir. Yakın dostlarından çoğunun ressamlar
             olduğu (Fikret Mualla, Abidin Dino, Bedri Rahmi…) bilinmektedir. Şairin görme duyusuna yönelik ay-
             rıntılara önem vermesinin sebepleri ilk gençliğindeki bazı anılara bağlanabilir. “Antalya” mektubunda
             sözünü ettiği bazı şeyleri hatırlayalım: Çocukluğunun yıldızlı gecelerini anlatırken “Yıldızlı geceler beni
             büyülerdi.” ve Güvercinlik deniz mağarasını seyredişini dile getirirken “Bu mağara suyun hücumuyla
             açılıp kapanan aydınlığıyla benim için mühim bir şey oldu.” cümleleri şairin görme duyusuna ilişkin
             dikkatlerinin nerelerden kaynaklandığı hakkında ipuçları verebilir.
             İşitmeye dayalı bir sanat olan müzikle yakından ilgilenmesi, klasik Türk ve Batı müziklerini çok iyi
             bilmesi Tanpınar’ın işitme duyusunun verilerine de hayatında ve sanatında önemli yer açtığını düşün-
             dürür. “Yaşadığım Gibi”de yer alan “Musikiye Dair” başlıklı yazısını “Çok sevdiğim ve daima ustalarım
             arasında saydığım Fransız Charles Baudelarie (Şarl Bodler) bir şiirinde ‘Musiki çok defa beni bir deniz
             gibi alır ve solgun yıldızıma doğru götürür.’ der. Bu güzel şiirin sonunda ise şair, musiki için ‘ümitsizli-
             ğimin büyük aynası’ çığlığını atar. Musiki karşısında benim vaziyetim de aşağı yukarı budur veya buna
             yakındır. Onu dinlerken kendi meleğime teslim olurmuş gibi olurum. Beni taşıdığı tehlikeli uçurum-
             larda ömrümün en güzel macerasını yaşarım. Hülasa onunla beslenirim.” derken şiir ve müziği birlikte
             anması ve “çığlık” sözcüğünde bir yoğunlaşmaya gitmesi işitme duyusunun şairde sanat duyuşuyla bir-
             leştirdiğini ortay koyar.

                                                                                 Baki Asiltürk, Hilesiz Terazi












                                                                                                   461
   458   459   460   461   462   463   464   465   466   467   468