Page 24 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 3.Ünite
P. 24
II. Dünya Savaşı sırasında Avrupa ülkelerinin sermayelerinde büyük kayıplar oldu, üretim güçleri
düştü ve altın stokları eridi. Bu durum savaş sonrasında dolara talebi artırdı ve dolar kıtlığı yaşanmasına
neden oldu. Avrupa’nın yeniden imarı ve kalkınması hususunda IMF kredileri yeterli olmadığı için ABD,
Marshall Planı ile Avrupa ülkelerine yardıma başladı fakat ABD’nin ödemeler bilançosu 1950’lerin başla-
rında ilk kez açık verdi. 1958’e gelindiğinde dünyada artık dolar kıtlığı değil, dolar bolluğu sorunu ortaya
çıktı. Bu tarihlerde Amerikan doları aşırı değerlenmiş bir para durumuna geldi. Batı Avrupa ülkeleri ve
Japonya, 1960’larda ekonomik olarak güçlenince sahip oldukları doları FED’de [Federal Reserve Bank
(Federıl Rizörv Benk)] altına çevirmeye başladılar. Böylece savaş zamanında altın stoklarında yaşanan
kaybı telafi ederek altın rezervlerini büyütmeyi hedeflediler. ABD bu isteğe karşılık veremeyince ABD’nin
altına endeksli sistemine güven sarsıldı.
1960’lı yıllarda uluslararası para piyasalarındaki buhranlar giderek arttı. Yaşanan enflasyon sonu-
cunda para birimleri değer kaybına uğradı, ekonomik istikrar da darbe aldı. Örneğin 1964’ten beri sar-
sılan İngiliz sterlini 1967 yılında %14,3 oranında devalüe (değer kaybetmek) edildi. Bu süreçten sonra
Fransız frankı da baskı altına girerek 1969’da devalüe edildi.
ABD ve diğer piyasa ekonomileri arasındaki enflasyon farkının döviz kurlarında oluşturduğu denge-
sizlik mevcut sistemi sarstı. Bu ortamda Japonya, Kanada ve İskandinav ülkeleri paralarını dalgalan-
maya bıraktılar. AET ülkelerinin de ulusal paralarını dolar karşısında dalgalanmaya bıraktıklarını ilan
etmesiyle Bretton Woods sistemi yıkıldı.
3.3.3. Kentleşmenin Ortaya Çıkardığı Sorunlar
Soğuk Savaş Dönemi’nin en belirgin toplumsal gelişmesi olarak nitelendirilebilecek etmenlerden biri,
dünyanın her yerinde görülen hızlı nüfus artışıydı. Yaşanan bilimsel ve teknik ilerlemeler nüfus artışının
hızlanmasında etkili oldu. Hastalıkların önlenmesi ve sağlık hizmetlerinin gelişmesi ortalama yaşam
süresini olabildiğince artırdı.
Soğuk Savaş Dönemi’nde ekonomi, ulaşım, haberleşme ve teknolojideki hızlı gelişmelerle bilgi ve
enformasyon çağına girildi. Ekonomi ve ticarette globalleşme devri başladı, Batı şehirlerinde nüfus ar-
tışları yaşandı. Şehir merkezleri fakir kesimlerin (işçiler, göçmenler) kaldığı mahallelerle çevrildi (Görsel
3.19). Irkçı yaklaşımlar ve sosyal ayrımcılığın sonucu olarak bu mahallelerde güvensizlik ortamı hâkim
oldu. Şehir merkezlerini güvenli bulmayan zengin kesimler müstakil evlerin bulunduğu banliyölere (yö-
rekent) yöneldiler. Onları fabrika ve idare merkezleri takip etti. Bu bölgelerin aşırı derecede büyümesi
bazı şehirlerde [Boston (Bastın), New York, Filedelfiya, Washington] metropol olarak tanımlanacak
oluşumlara yol açtı.
II. Dünya Savaşı sonrası otomobil, toplumun banliyölere yerleşmesini kolaylaştırarak banliyölerin
gelişmesinde önemli rol oynadı. Şehirlerin fiziki yapısını değiştiren otomobiller toplumda yeni bir kültü-
rün doğmasını sağladı. Ülkeler bütçelerinden önemli paylar ayırarak otobanlar yapmaya başladı. Ev-
lerde garajların yapılması ve ticaret merkezlerine otoparkların eklenmesi, otomobilin etkilerini yansıtan
örneklerdi.
II. Dünya Savaşı sonrası, savaştan
kaçma ya da hayat standartlarını artırma
isteği gibi sebeplerle Üçüncü Dünya ülke-
lerinden Batı şehirlerine göçler yaşandı.
İktisadi ve sosyal şartlar, göçmen işçile-
rin getto olarak adlandırılan mahallelerde
yaşamalarına neden oldu. Bunun yanında
bu büyük yerleşim alanlarında belediye sı-
nırlarının kâğıt üzerinde kalması, metropol
içindeki koordinasyon bozukluğunun veri-
mi düşürmesi, hizmetlerin yetersizliği va-
roşların oluşum sürecini başlattı. Görsel 3.19: Çarpık kentleşmenin olduğu bir mahalle
116