Page 49 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 4.Ünite
P. 49
4.5.3. Televizyon Yayınlarının Türk Toplumuna Etkileri
Televizyon (Görsel 4.46) 1950’li yıllardan itibaren dünya genelinde önemli bir kitle iletişim aracı ola-
rak kullanılmaya başlandı. Türkiye’de televizyon yayını ilk olarak 1952’de İstanbul Teknik Üniversite-
sinde gerçekleştirildi ve haftada bir gün yayın yapıldı. Devlet kurumu olan TRT’nin ilk deneme yayını
1968’de yapıldı. 1971 Akdeniz Oyunları’nın naklen yayımlanmasıyla ilk uzun süreli canlı yayın yapılmış
oldu. 1984’te renkli televizyon yayınına geçildi.
1970’lerde televizyonun hızla yaygınlaşması onu top-
lumsal yaşamı etkileyen önemli bir unsur haline getirdi. Te-
levizyonun toplumsal alandaki en önemli etkisi ise iletişim
imkânlarını artırarak devletin kültür politikasının topluma
hızlı bir şekilde ulaşmasını sağlaması ile oldu. Televizyon,
öncelikle toplumun eğitilmesinde bir araç olarak görüldü.
Televizyonun halkı kendi sorunlarından, dünya sorunla-
rından haberdar edeceği ve devlet-halk ilişkilerini sağlam-
laştıracağı düşünüldü. Özellikle köylülerin bilgi ve görgü
ufuklarını artırması için televizyon alıcılarının ülkenin her
köşesinde yaygınlaştırılması amaçlandı. Devlet, kendi ide- Görsel 4.46: Eski televizyon
olojisine uygun olarak köy yayınları, kadın ve çocuk yayınları ile televizyonu halka yönelik eğitim aracı
olarak kullandı. 1970-73 arasında yayımlanan “Okul Televizyonu”, 1976-78 arasında yayımlanan “YAY-
KUR” yayınları bu amaçla hazırlanan yayınlardı.
Televizyon kısa sürede radyodan daha etkili bir kitle iletişim aracı hâline geldi. “Halk gördüğüne ina-
nır.” düşüncesi televizyonun radyodan daha etkin olmasında hâkim oldu. Televizyon, Türk toplumunun
eğlence hayatını, yaşam tarzını ve dünyaya bakışını etkiledi. TRT’de yayımlanan yerli ve çoğu Amerikan
yapımı diziler, komşuların beraber olduğu sosyal ortamlar meydana getirdi. Bu diziler vasıtasıyla farklı
dünyalar, farklı yaşam biçimleri evlere kadar girdi. Televizyon, o güne kadar gazetelerin elinde bulunan
reklamcılıkta da ön plana çıktı. Reklam ögeleri televizyon aracılığıyla daha hızlı bir şekilde toplumu et-
kilemeye başladı.
4.5.4. 1970-80 Yılları Arasında Türkiye’de Kültür ve Sanat
1970’lerde sinema sektöründe ekonomik sıkıntılar aşılmaya çalışılırken televizyonla rekabet yolları
arandı. 1970’lerin ortalarında terör olaylarının artması ve yaşanan toplumsal karışıklıklar sinema, edebi-
yat ve diğer sanat alanlarında politik söylemin öne çıkmasında etkili oldu. 1970’te çektiği “Umut” filmiyle
çıkış yapan, 1971’deki Adana Altın Koza Şenliği’nde her üç filmi de ödül alan Yılmaz Güney, politik si-
nema adına bu döneme damgasını vurdu. 1970’te Yücel Çakmaklı’nın çektiği “Birleşen Yollar” adlı film
“İslamcı sinema” olarak adlandırılan akımın ilk örneği oldu. Diğer yandan, Lütfi Akad’ın 1971’de çektiği
ve Orhan Gencebay’ın başrolünü oynadığı “Bir Teselli Ver” adlı film, büyük kentlerde yaşayan, siyasi
ve ekonomik bunalımların etkisiyle isyan eden toplulukların kendilerini ifade etmelerinin bir yolu oldu.
Böylece müzikte ortaya çıkan arabesk olgusu, sinemada da ilgi görmeye başladı.
1970’lerin edebiyatında 1971 askerî müdahalesi sonra-
sı toplumdaki politikleşmenin artması, kentlere göç, çarpık
kentleşme ve dış göç temel konular hâline geldi. Bu yıllara
ait romanlarda köy, köylünün durumu, kentleşme, burjuva-
zi, işçi sınıfı ve aydınların sorunları ele alındı. Yaşar Kemal
(Görsel 4.47) “Yusufçuk Yusuf”ta, Fakir Baykurt “Köygöçü-
ren”de ağalık düzeni, toprak kavgaları ve köyden kente göç
olgusunu işledi. Dönemin bunalımlı yapısı, po litik çatışma-
ları, sınıf kavgaları ve işçi hareketleri Erdal Öz’ün “Yaralı-
sın”, Adalet Ağaoğlu’nun “Bir Düğün Ge cesi”, Samim Koca-
göz’ün “Tartışma”, Füruzan’ın “47’liler” vb. romanlarında ele Görsel 4.47: Yaşar Kemal
191