Page 11 - Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi | 5.Ünite
P. 11

Yugoslavya
                  İkinci Dünya Savaşı sonrasında (1946) kurulan Yugoslavya’nın federal sistemi içerisinde Sırpların
               etkisi diğer milletlere göre daha fazlaydı. Sırbistan’ın Yugoslavya içerisindeki konumu, Rusya’nın SSCB
               içindeki konumuna benziyordu. 1989’da Doğu Bloku’nda başlayan demokratikleşme süreci Yugoslav
               milletlerinde bağımsızlık hareketlerinin başlamasına neden oldu. Bu bağımsızlık istekleri bütünü boz-
               mayan fakat hakların  eşitlendiği konfederasyon isteğinden ibaretti. Sırplar ise Sırbistan etrafında birleş-
               meden yanaydı. Kendi fikirleri rağbet görmeyen Sırplar, “Sırpların yaşadığı her yer Sırbistan’ın parçası
               olacak.” fikriyle hareket etti.
                  İlk olarak 1991’de bağımsızlıklarını ilan eden Slovenya ve Hırvatistan’a karşı Sırplar direnç göster-
               dilerse de Batı’nın gösterdiği tepki karşısında durumu kabullendiler. Aynı yıl içerisinde Makedonya da
               bağımsızlığını ilan etti. Yine aynı yıl bağımsızlığını ilan eden Karadağ, Sırbistan’la birleşerek Yeni Yu-
               goslavya (Federal) Devleti’ni kurduklarını ilan etti. Üç etnik unsurdan oluşan Bosna-Hersek’te ise Aliya
               İzzetbegoviç (Görsel 5.8) liderliğindeki Müslümanlar, Hırvatlarla anlaşarak 1992’de Bosna-Hersek’in ba-
               ğımsızlığını ilan ettiler. Durumu tanımadığını bildiren Bosna-Hersekli Sırplar isyan başlattı. Sırbistan’ın
               da destek vermesiyle olay bir iç savaşa dönüştü.

                  Bosna Savaşı
                  (1 Nisan 1992-14 Aralık 1995)            Aliya İzzetbegoviç
                  Başlangıçta  Hırvatlarla  birlikte  Sırp   (1925-2003)
               saldırılarına  karşı  koymaya  çalışan
               Boşnaklar,  bir  müddet  sonra  Hırvatla-   II.  Dünya  Savaşı  sıra-
               rın, Bosna-Hersek Hırvat Devleti’ni kur-  sında  Müslümanları  koru-
                                                                                          Görsel 5.8
               duklarını  ilan  etmeleri  üzerine  iki  ateş   mak için Bosnalı Müslüman    Aliya İzzetbegoviç
               arasında  kaldılar.  Avrupa’nın  gözleri   öğrencilerin  kurduğu  Mladi
               önünde yaşananlara diğer devletlerin de   Müslümani (Genç Müslümanlar) adlı teşkilata katılmış-
               duyarsızlığı eklenince vahşet soykırıma   tır. 1970’te “İslam Deklarasyonu” adlı eserini kaleme al-
               dönüştü. Boşnaklar (Bosnalı Müslüman-    mıştır. Bu eserinden dolayı 14 yıl hapis yatmıştır. Hapis-
               lar)  bağımsızlık  mücadelelerini  “Baba,   ten çıktıktan sonra siyasete girmiştir. Bosna-Hersek’in
               Bilge Kral” gibi unvanlar verdikleri Aliya   ilk  cumhurbaşkanı  seçilmiştir.  2003’te  vefatının  ardın-
               İzzetbegoviç’in  etrafında  kenetlenerek   dan Bosnalı Müslümanların şehitliğine defnedilmiştir.
               yürüttüler.



                  “Ben Avrupa’ya giderken kafam önümde eğik gitmiyorum çünkü çocuk, kadın ve ihtiyar öldürmedik.
               Hiçbir kutsal yere saldırmadık. Oysa onlar bunların tamamını yaptılar. Hem de Batı’nın gözleri önünde.”
                                                                                         Aliya İzzetbegoviç



                    Dünya Kamuoyunun Tepkisizliği

                     “Yugoslavya’nın yıkılışı, 1989’daki özgürlük hareketlerinin istikrarsızlaştırdığı bölgede şiddetli
                  buhranlara neden oldu. 1. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan ve komünist bir rejim altında kalan
                  bu federal ülke; farklı millet, kültür ve dinleri barındırıyordu. Kriz aynı zamanda etnik grupların bir
                  arada yaşamalarının zorluğunu da açığa çıkardı. Toplu ölümlere sebep olan acımasız bir sivil sa-
                  vaş patlak verdi. Dünya, farklı din ve etnik gruplara sahip ülkenin dramını sembolize eden nişanlı
                  çiftin öldürülmesine, tarihî Dubrovnik ve Mostar Köprüsü’nün yıkılmasına sessiz kaldı. Birleşmiş
                  Milletler de insani yardımları ulaştırmada yetersiz kaldı. Ülke, din ve milliyet ekseninde bölündü.
                  Siyasi sorunlar mevcut durumu daha da kötüleştirdi. (…) Dünya kamuoyu, Irak’a nazaran Yugos-
                  lavya’daki çatışmalara daha tepkisiz kaldığı için ABD ve Avrupa’yı kınadı. Zira Irak’ta petrole dayalı
                  çıkarlar daha ön plandaydı.”
                                                                    Langlois, 2001, s. 538-541’den uyarlandı.



                                                           227
   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15   16