Page 142 - DEFTERİM TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10
P. 142

Ali Şîr Nevâî (1441-1501)
                                Çağatay edebiyatının en büyük şairi olup Uygur Türklerindendir.
                                Türkçe şiirlerde Nevâî; Farsça şiirlerde Fânî mahlasını kullanmıştır.
                                Divan şiirine Türk kültüründen gelen millî ve yerli unsurlar kazandırmıştır.
                                Hamse (beş mesnevi) sahibi şairlerdendir.
                                Türkçe ve Farsçayı karşılaştırdığı eseriyle Kâşgarlı Mahmud’dan sonra
                                Türkçeye büyük hizmetleri olan bir şahsiyet olarak tanınır.
                                Başlıca Eserleri: Türkçe Divan, Farsça Divan, Ferhâd ü Şîrîn,
                                Leylâ vü Mecnûn, Mecâlisü’n-Nefâis, Muhâkemetü’l-Lugateyn


                                Mecâlisü’n-Nefâis: Orta Asya Türk dünyasının sosyal ve kültürel hayatına
                                ışık tutması ve dönemin edebî hayatı hakkında bilgi vermesi bakımından
                                önemli olan eser, ilk Türkçe tezkiredir. Kendisinden sonra yazılacak olan
                                başka şuara tezkirelerine kaynaklık etmiştir.
                                Muhâkemetü’l-Lugateyn: Türkçe ile Farsçanın kıyaslandığı eser, Türkçenin
                                üstünlüğünü göstermek için yazılmıştır.








                                        XVI. YÜZYIL DİVAN EDEBİYATI SANATÇILARI




                             Zâtî (1471-1546)
                                Kendi dükkânında genç şairlere verdiği eğitim ile ünlenmiştir.
                                Divan şiirinin gazel üstadı Bâkî, onun öğrencilerindendir.
                                Şehrengiz türünün ilk örneklerinden olan Edirne Şehrengizi’ni yazmıştır.
                                Şiirlerinde atasözleri, deyim ve tabirlere sıkça yer verir.
                                Başlıca Eserleri: Divan, Şem’ ü Pervâne, Letâif





                             Bâkî (1526- 1600)
                                Saray ve çevresinden ilgi görmüş bir şairdir.
                                Döneminde Sultânü’ş-Şuarâ (şairlerin sultanı) olarak anılmaya başlamıştır.
                                Aruzu Türkçeye uygulamada oldukça başarılıdır.
                                Gazel şairi olarak tanınmış, rindane gazelin temsilcisi olmuştur.
                                Şiirlerinde tabiat ve İstanbul sıkça yer alır.
                                Divan şiirine İstanbul Türkçesini yerleştiren şair, zaman zaman halk
                                söyleyişinden gelen ifadelere de yer verir.
                                Kanûnî Sultan Süleyman’ın ölümünden duyduğu üzüntüyü anlatmak için
                                yazdığı Kanûnî Mersiyesi ünlüdür. Terkibibent nazım biçimiyle yazılan bu
                                eser, Türk edebiyatında mersiye türünün en bilinen örneğidir.
                                Şiirlerinde atasözleri, deyim ve tabirlere sıkça yer verir.
                                Başlıca Eserleri: Divan, Fezâilü’l-Cihâd., Fezâil-i Mekke








   140
   137   138   139   140   141   142   143   144   145   146   147