Page 195 - Türk Dili ve Edebiyatı
P. 195

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI                                         12





                  çıkıp Gordium’un en kalabalık alanına
                  dokunacağım bir bir getirdikleri kullantılara
                  altın edeceğim her şeyi.
                  Sevinçle, korkuyla kapanıp önümde
                  onlar da söyleyecek tanrılığımı.
                  Kral Midas Frigya’ya altın çağı getirdi,
                  halktan kopan çılgın alkışlar
                  dalga dalga adımı sonsuzlaştıracak.
                  Çığırtkanlar salın dört yana,
                  Midas altın dağıtıyor
                  Gordium sokaklarında.
                      VEZİR
                  Bu yıkımı olur ülkenin.
                      MİDAS
                  Hay benim şaşkın vezirim,
                  altın dağıtmak mı yıkımı oluyor ülkenin.
                  İkide bir tepeme dikilip
                  ‘Hazine tamtakır,’ diyen sen değil miydin?
                  Şimdi çakıl taşları doldur hazineye
                  hepsini altın edeyim.
                  Eskiden halktan topluyorduk
                  Şimdi halka dağıtıyoruz.
                      VEZİR
                  İşte felaket de bundan kopacak ya,
                  anlamıyor musun?
                      MİDAS
                  Altın altın… Kişisel tutkuma
                  toplumsal bir giysi giydirebilirim.
                  Çığırtkanlar salın ülkenin dört yanına,
                  Midas altın dağıtıyor Gordium sokaklarında.
                  Haberi alan yurttaşlar meydanda Midas’ın tanrısal gücüne tanık olmak için toplanırlar. Herkes evindeki bü-
                tün eşyasını altına dönüştürtmek için getirmiştir. Midas gelir ve adeta gösteri yapar gibi herkesin her eşya-
                sına dokunarak altına dönüştürür. Halk bu durumdan fazlasıyla etkilenir. Gerçekten de ülkeye altın çağı gel-
                miştir. Bütün insanlar bu durumdan memnundur. Bugünden sonra halk işe gidip çalışmaz, üretmez olmuştur.
                Çalışan tek kişi bile kalmamıştır. Yani insan emeği, üretim artık yoktur. Halk büyük bir miskinliğe, uyuşukluğa,
                tembelliğe sürüklenmiştir. Ancak bu durum çok uzun sürmez. Halk yavaş yavaş uyanmaya başlar. Silenos, Mi-
                das’ın kızıyla tekrar Frigya topraklarına gelir. Kız, içinde bulunduğu sarhoşluktan kurtulup Silenos’u görün-
                ce nasıl böyle birisiyle birlikte olduğuna şaşırır. Babasına kızar. Midas, kızını Silenos’tan kurtarmak için tutup
                çekerken kız, altına dönüşür. Midas, bu durumdan çok etkilenir. Böyle bir güce sahip olduğu için pişman olur.
                Halk ise ülkenin içinde bulunduğu durumdan hoşnut değildir. Herkes yavaş yavaş uyanmaya başlar. Midas’a
                giderek borçlarını ödemeye karar verir.
                  Aşağıda, Midas’ın sahip olduğu güçten duyduğu pişmanlığı anlatan son bölümü okuyacaksınız.
                                                         12. SAHNE
                  Rüzgârlı bir yamaç. Yanda bir ırmak. Dionisos, Silenos, Keçiler yarı bellerine dek sarı kırmızı orman yaprak-
                larından bir kümeye gömülmüşler. Yel estikçe yeni yapraklar düşmede




                                                                                                           193
   190   191   192   193   194   195   196   197   198   199   200