Page 81 - Türk Dili ve Edebiyatı
P. 81

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI                                         10




                  Odaya dönünce genç askerleri Ayşe’nin sandalyesi etrafında diz
               çökmüş buldum. Haşmet Bey ve ihtiyar Sabri Paşa da dahil olduğu
               hâlde, İzmir kızına kılıçlarını vakfediyorlardı. İhsan’ın biraz kısık sesini
               duydum:
                  —Her azamız kopuncaya kadar İzmir yolunda kılıcımızı kınına koy-
               mayacağız.
                  Deminki kavi, muzaffer Ayşe, âciz bir çocuk gibi, zavallı bir ana gibi
               hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.
                  —Ne oluyorsunuz, dedim. Milletin bizim gibi gayri müsellâh kısmı
               kılıçlılardan daha çok. Harp bitti. Medenî sulhün nimetini bize Mister
               Cook anlattı. Bunun üstüne çay içmez misiniz?
                  Bunu kâğıt kokuları ve daire söyledi, Ayşe! Ben hepsinden daha aşa-
               ğı yüzükoyun yattım. İçimden haykırdım.
                  Her azam kopuncaya kadar Ayşe! Sen duymadın, bilmedin, yeşil
               gözlerinde yaş kurudu. Bana merhametle baktın. Hâlâ bilmiyorsun. Bak
               iki bacağım koptu, fakat dövüşmek için iki kolum daha var. Aç gözlerini
               Ayşe, alnındaki kırmızı yarayı kaldır. Yanında yatan şehitten, etrafındaki
               ölenlerden ben aşağı değilim. Ben de, ben de senin için, İzmir için her
               azam kopuncaya kadar vuruşacağım.

                  Bu yaşananlardan sonra Ayşe, Gedikpaşa’da bir eve taşınır. Peyami ve
               İhsan, Ayşe’yi yalnız bırakmaz. Önce Cemal, sonra da İhsan Anadolu’ya
               mücadeleye gider.
                  İngilizler, İstanbul’u işgal eder. İşgale karşı duranlar sürgüne gönderi-
               lirler. Ayşe de arananlar arasındadır. Ayşe, artık İstanbullu gençlerin saygı
               duyduğu ve kurtuluş sembolü olmuş biridir. Herkes kaçış planları yapmak-
               ta ve çeşitli tekkeler de bu insanlara Anadolu’ya geçiş için imkân sağla-
               maktadır.
                  Bu arada İhsan cephede komutan olarak görev yapmaktadır. Peyami
               ise Ayşe’nin arkasından cepheye sürüklenmiştir. Anadolu’daki yokluk ve
               savaş ortamı, Peyami’nin gözünden anlatılır. Önce Geyve’de halifenin or-
               dusuyla savaşırlar. Çeteler arasında da bir kargaşa söz konusudur. Kimisi
               Kuvâ-yı Millîye, kimisi de halife taraftarıdır. Bu arada Mehmet Çavuş da
               aralarına katılır. Peyami, Ayşe’nin de gözüne girebilmek için savaşa biz-
               zat katılmak ister. Bu amaçla Mehmet Çavuş’tan silah kullanmayı öğrenir.
               Ayşe, cephede hastabakıcılık yaparken Peyami de bir köyde gizlenen silah-
               ları cepheye taşımakla görevlidir.
                  Romanda Kezban adlı küçük bir köylü kızı da yer alır. Savaşmak iste-
               mektedir ve İhsan’a gizliden gizliye âşıktır. Mehmet Çavuş da Kezban’la ev-
               lenmek ister. Ancak Kezban Mehmet Çavuş’la evlenmek istemez ve kaçar.
                  Bir süre sonra İhsan, Peyami ile birlikte Konya’da çıkan bir ayaklanma-
               yı bastırmakla görevlendirilir. Bu arada Mehmet Çavuş, saf değiştirmiştir.
               İhsan ve Peyami’yi bazı köylüleri de kandırarak pusuya düşürür ve İhsan
               yakalanır. Kezban bunu askerlere haber verir ve onlar da İhsan’ı kurtarır-
               lar. Mehmet Çavuş idam edilir.
                  Peyami’nin tayini Ankara’ya çıkar. O, Ankara’dayken I. ve II. İnönü sa-



                                                                                                           79
   76   77   78   79   80   81   82   83   84   85   86