Page 77 - Türk Dili ve Edebiyatı
P. 77
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI 10
Yazarın Biyografisi
HALİT ZİYA UŞAKLIGİL (1865-1945): İstanbul’da doğdu. Mahalle mektebinde
ardından Fatih Askerî Rüştiyesinde öğrenim gördü. Ailesinin İzmir’e taşınmasıyla eği-
timine İzmir Rüştiyesinde ardından yabancı bir okulda devam etti. Fransızca ve İtal-
yanca öğrendi. İlk olarak çevirileriyle daha sonra da yazılarıyla dönemin çeşitli gazete
ve dergilerinde yer aldı. İzmir’in ilk edebiyat dergisi olan Nevruz’u arkadaşlarıyla bir-
likte çıkardı. 1893’te Reji İdaresine başkâtip olarak atandı ve İstanbul’a yerleşti. Burada
Servetifünun topluluğuna katıldı. İstanbul Darülfünunda Batı edebiyatı dersleri verdi.
Saray’da görev aldı. Fransa, Almanya gibi ülkelerde çalıştı. Batılı anlamda ilk önemli
romancımız olarak kabul edilen Halit Ziya Uşaklıgil edebiyatımızda roman dilinin oluşturulmasında öncü oldu.
Romanlarının konularını genellikle aydınlardan seçerken sanatlı ve kapalı bir dil kullandı. Eserlerinde realizm ve
natüralizm akımlarının etkisi görülen sanatçı; roman, hikâye, tiyatro, anı gibi birçok türde eser verdi. Mai ve Si-
yah, Aşk-ı Memnu, Ferdi ve Şürekâsı, Kırık Hayatlar, Sefile roman; Bir Yazın Tarihi, Solgun Demet, Sepette Bulunmuş,
Hepsinden Acı hikâye; Kırk Yıl, Saray ve Ötesi, Bir Acı Hikaye anı türünde yazdığı eserlerden bazılarıdır.
Dil Bilgisiil Bilgisi
D
1. Okuduğunuz metinden alınan aşağıdaki cümleleri anlamlarına göre inceleyiniz.
• O, buna sükûttan başka bir şeyle mukâbele göstermediğinden uşak evde konuşmak vesilesi bulamadan
geçen hayatının öcünü kendisinden çıkarırdı.
• Sabit, musır bir veda ile gözlerini o levhadan ayırmıyordu.
• Birden, bu siyah gecenin karşısında aklına başka gecenin hatırası geldi.
2. Aşağıdaki parça okuduğunuz metinden alınmıştır. Bu parçada geçen noktalama işaretlerinin parça-
daki kullanım amaçlarını tahtaya yazınız.
;
,
Dalgalar uzun, , kalın birer siyah yılan gibi kıvrana kıvrana, yuvarla-
na yuvarlana açılıyor; ; belirsiz bir lisan ile zulmetlerin sonsuz uzaklıkla-
rına doğru serilerek onu davet ediyordu. .
Bunların siyah kucağına atılmak, yarın doğacak olan o güneşin .
hayatın sefaletleriyle istihza eden ziyasından kaçmak, bu siyahlıklar
içinde sonsuz bir yoklukla mesut ve müsterih yuvarlanıp gitmek……
...
75