Page 20 - Fen Lisesi Biyoloji 12 | 3.Ünite
P. 20
3. Bitki Biyolojisi Bitki Biyolojisi 3.
Ünite Ünite
1.2. Bitkisel Hormonlar
Çok hücreli organizmalarda özel hücrelerde üretilip daha sonra diğer kısımlara taşınan ve orada hedef
hücrelerin ve dokuların büyüme, gelişme ve metabolik işlevlerini etkileyen organik bileşiklere hormon
denir. Hormonlar bitkilerin büyüme ve gelişim süreçlerinde etkilidir. Çalışma mekanizmaları hayvansal
hormonlar gibidir. Hormonlar, en uygun etkinliklerini, optimum (en uygun) miktarlara ulaştıklarında gös-
terirler. Optimum değerin altında veya üzerindeki hormon miktarı, bitkide bazı anormalliklere neden olur.
Bitki hormonları, aktif büyüme gösteren kök ve gövde uçlarında, tohumlarda, meyvelerde ve genç yapraklardaki
hücrelerde üretilir. Hormonlar; genellikle hücre bölünmesinde, büyümede, üremede, farklılaşmada, gelişmede, vücut-
taki su ve mineral dengesinin düzenlenmesinde görev alır.
Başlıca bitkisel hormonlar oksinler, giberellinler, sitokinin, absisik asit ve etilen’dir.
Oksin Hormonu
Bitkilerde büyüme ve gelişmeyi etkileyen en önemli hormondur. Gövde uç meristemi, kök ucu meristemi, genç
yapraklar ve meyve gibi büyüme bölgelerindeki hücreler tarafından sentezlenir. Oksin hormonu; hücrelerde bölün-
me, büyüme ve farklılaşma olaylarını kontrol eder. Doğrudan ışık almayan bitki kısımlarında daha fazla sentezlenir.
Bu durum, bitkide asimetrik büyümeye neden olduğundan yönelim olayına da sebep olur. Meyve vermede etkilidir,
döllenmiş çiçeğin dökülmesini engeller. Bu hormon, bitkinin tepe tomurcuğunun gelişmesini sağlarken yan tomurcuk-
ların gelişmesini de engeller. Bitkinin köklenmesi ve köklerin farklılaşmasında rolü vardır. İletim dokusunun farklılaş-
masını uyarır. Doku kültüründen yeni bitkilerin oluşmasında önemli rol oynar.
Oksin hormonunun etkileri, çimen bitkisi üzerinde yapılan deneylerde gözlenmiştir. Çimen fidelerinin toprak üstünde
kalan bitki sürgününün açılmamış olan yaprağını saran silindir biçimindeki kılıfa koleoptil adı verilir. Çimen bitkisinde
yapılan deneylerde koleoptil ucu kesildiğinde ya da ışık geçirmeyen bir başlık ile kapatıldığında ışığa yönelim olmadığı
gözlemlenmiştir. Koleoptil ucu ışığı geçiren bir başlık ile kapatıldığında ya da ucu açık bırakılarak koleoptilin diğer kı-
sımları ışık geçirmeyen siyah bir örtü ile kapatıldığında ışığa doğru yönelim olduğu saptanmıştır. Işığın algılanmasından
koleoptil ucunun sorumlu olduğu ve uç kısımdan kıvrımın oluşacağı alt kısımlara bazı sinyallerin gönderildiği sonucu
çıkmıştır. Ancak daha sonra bu konu ile ilgili olarak yapılan deneyler, koleoptilin kıvrılmasında uçtan belirli uzaklıktaki
hücrelerin de etkili olduğunu göstermiştir. Koleoptilin ucu, hücreler arasındaki teması kesen fakat kimyasalların geçişine
izin veren jelatin bir blokla diğer kısımlardan ayrıldığında, bu fidelerin ışığa doğru kıvrıldığı görülmüştür. Buna karşılık
uç, koleoptilin alt kısmından geçirimsiz bir madde (mika) ile ayrıldığında ışığa yönelmenin gerçekleşmediği görülmüş-
tür (Görsel 3.38). Işığın tek yönden geldiği durumlarda gövdenin ışık almayan tarafındaki hücreler su tutarak hacimsel
büyümeyi sağlar. Bu hücreler aynı zamanda mitoz bölünme yaparak hücre sayısını artırır.
Koleoptilin ışık
Koleoptilin ışık almayan tarafı
alan tarafı
Işık
A B C Ç D E F
Ucu ışık Ucu ışık geçiren
Kontrol Ucu kesilen geçirmeyen bir şapka ile Kaide opak bir Ucu jelatin Uç mika ile
blok ile
koruyucu ile
birbirinden
bir şapka ile
grubu koleoptil örtülmüş örtülmüş örtülmüş ayrılmış ayrılmış
A B koleoptil C koleoptil Ç D E F
Görsel 3.38: Koleoptildeki farklı yönelimler
130