Page 23 - Fen Lisesi Biyoloji 9 | 1.Ünite
P. 23
Bunları Biliyor musunuz?
Her yıl farklı bir tarihte gerçekleştirilen “Dünya Tuza Dikkat Haftası” 2016 yılında 21-27 Mart tarihleri
arasında düzenlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü yüksek tansiyon, kalp hastalıkları, böbrek hastalıkları başta
olmak üzere obezite, şeker hastalığı ile bazı kanser türlerinden korunmak ve kemik sağlığını korumak amacıy-
la tüketilmesi gereken tuz miktarını günde 5 g olarak önermektedir. Bu miktar, doğal olarak günlük tüketilen
yiyecek ve içeceklerle sağlanmaktadır. Türkiye’de tuz tüketiminin Dünya Sağlık Örgütünün belirlediği değerin
yaklaşık 3 katı olduğu belirlenmiştir.
http://www.saglik.gov.tr/TR,1924/dunya-tuza-dikkat-haftasi.html
Tuzlar, asitlerle bazların birleşmesi ve aradan su molekülünün çıkmasıyla oluşur (Şekil 1.6). Tuzlar vücut
sıvılarının düzenlenmesinde görev alır.
HCI NaOH H O NaCl
Hidroklorik Asit + Sodyum Hidroksit 2 + Sodyum Klorür
(Asit) (Baz) (Su) (Tuz)
Şekil 1.6: Tuz oluşumunu sağlayan reaksiyon
Tuzun canlı vücuduna az ya da çok alınması sağlık sorunlarına neden olabilir
(Görsel 1.41). Tuzun gereğinden az alınması durumunda yorgunluk ve kan şekerinin
yükselmesi gibi sorunlar görülebilir. Çok alınması ise yüksek tansiyon, kalp-damar
hastalıkları, böbrek rahatsızlıkları, bağırsak iltihaplanmaları gibi sağlık problemlerine
yol açabilir.
Görsel 1.41: Sofra tuzu
Bunları Biliyor musunuz?
Basit guatr olarak bilinen tiroit bezinin büyümesinin esas nedeni iyot yetersizliğidir. Genellikle iyot,
toprağın yüzeye yakın kısımlarında bulunur. Dağlık yörelerde yağmur suları ile toprağın iyotlu kısmı denizlere
aktığından topraktaki iyot oranı azalır. Bu topraklarda yetişen bitkiler iyodu yeteri kadar alamaz. Bu bitkilerle
beslenen hayvanların da etinde, sütünde, yumurtasında iyot oranı düşer. Dolayısıyla bitkisel ve hayvansal
gıdalardan yeteri kadar iyot alamayan bu bölge insanında guatr hastalığının görülme oranı daha yüksektir.
Bu bireylerin, yiyeceklerine doğal tuz ilave etmeleri önerilmektedir.
1.2.2. Canlıların Yapısında Bulunan Organik Bileşikler
Canlılarda bulunan organik moleküllerin tamamı bir karbon iskeleti ve bu iskelete bağlı diğer elementlerin
atomlarından oluşur. Organik bileşikler incelendiğinde karbon iskeletine bağlı atomların çoğunlukla hidrojen,
oksijen, azot, fosfor ve kükürtten oluştuğu görülmüştür. Karbon iskeletine eklenen grupların farklı dizilimde
olması, organik bileşiklerin birbirinden farklı olmasını sağlar. Canlı yapısında bulunan organik bileşikler; kar-
bonhidratlar, lipitler, proteinler, enzimler, vitaminler, ATP, nükleik asitler ve hormonlardır (Şekil 1.7).
Canlı organizmalarda bulunan organik bileşikler; enerji verici, yapıcı-onarıcı, yönetici ve düzenleyici ola-
rak görev yapar.
Organik Bileşiklerin Canlı Vücudundaki Genel Görevleri
Enerji Verici Düzenleyici
• Karbonhidratlar Yapıcı-Onarıcı Yönetici • Hormonlar
• Lipitler • Proteinler • Nükleik asitler • Vitaminler
• Proteinler • Lipitler • Enzimler
• Karbonhidratlar • Proteinler
• Lipitler
Şekil 1.7: Canlılarda bulunan organik bileşikler ve genel görevleri
Karbonhidrat, lipit, protein ve nükleik asit gibi organik bileşiklerin en küçük anlamlı yapı birimine mo-
nomer denir. Benzer ya da özdeş yapıdaki çok sayıda monomerin birbirine bağlanmasıyla oluşan büyük yapılı
organik moleküllere polimer denir.
35