Page 200 - Dört Dörtlük Konu Pekiştirme Testi - TYT FELSEFE
P. 200
FELSEFE MS 2. Yüzyıl-15. Yüzyıl'da Felsefe -1 4. TEST - B
5. Hristiyan Orta Çağ düşünürlerinden Anselmus tarafın- 7. Eriugena, felsefesinin temeline Tanrı’yı koymuş olan bir
dan ileri sürülüp Descartes tarafından geliştirilen bu Orta Çağ düşünürüdür. O, varlık alanında bir sınıflama-
argümanda Tanrı'nın var olduğu sonucu; deneyimden ya gitmiştir ve her şeyin başına yaratılmamış ancak ya-
önce, deneyimden ya da gözlemden bağımsız bir bi- ratıcı olan Tanrı’yı yerleştirmiştir. İkinci alanda Tanrı’nın
çimde, yetkin, daha mükemmeli düşünülemeyen bir yarattığı ve kendilerinden başka varlıkların oluşmasına
varlık olarak Tanrı tanımından çıkarıldığı için, bu kanı- imkân veren, kendileri Tanrı’nın zihninde bulunan “ide-
ta aynı zamanda a priori argüman adı verilir. Yani, bu
kanıtta Tanrı'nın var olduğu sonucu, yetkin bir varlık ler” vardır. İdeler tüm varlıkların başlangıcı ve bitimi
olarak Tanrı tanımından; nasıl bir karenin iç açılarının olmayan örnekleridir. İdeler, herhangi bir şeyin yaratı-
toplamının 360 derece olduğu sonucu, kare tanımın- cısı olamayacak ama kendisi yaratılmış olan cisimlerin
dan; deneyimden bağımsız bir biçimde, a priori olarak varlığa gelmesinde etkilidir. Bu cisimler varlığın üçüncü
ve zorunlulukla çıkıyorsa, öyle çıkar. alanında yer alır. Son olarak dördüncü alanı Tanrı’dan
doğan varlık âleminin Tanrı’ya dönmesi ile açıklar.
Parçada öne sürülen argümanın aşağıdaki
Tanrı’nın varlığına ilişkin kanıtlardan hangisinin Bu parçadan Eriugena’nın varlık anlayışı ile ilgili
açıklaması olduğu söylenebilir? aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kozmolojik A) Doğadaki değişim döngüsel bir sürece dayalıdır.
B) Ontolojik
B) İdeler, duyusal dünyanın varlıklarının özlerini
C) Teleolojik oluşturur.
D) Düzen ve amaç C) Tanrı varlık sürecinin hem başında hem sonunda
E) Ahlaki deneyim yer alır.
D) Her bir varlık alanı, birbirinden bağımsız ele alına-
rak anlaşılır.
E) Maddesel varlıklar, yaratma yetisinden yoksun bir
varoluşa sahiptir.
6. Augustinus, akıl ve inanç arasındaki ilişkiyi bir yola
benzetir. Akıl, insana Tanrı tarafından bahşedilmiş bir
armağandır ve gerçeği arama sürecinde kullanılmalıdır.
Ancak akıl tek başına sınırlıdır ve insanı tam anlamıyla 8. Orta Çağ felsefesi, İlk Çağ felsefesinin bitiminden mo-
aydınlatamaz. Bu noktada inanç devreye girer. İnanç, dern düşüncenin başlangıcına kadar olan dönemi kap-
insanın Tanrı'ya olan bağlılığını ifade eder ve gerçeği sar. Orta Çağ felsefesinin ilk dönemi Avrupa’da ortaya
arayışında akla yön verir. Augustinus, akıl ve inancın
birliğini vurgulayarak insanın Tanrı'yla olan ilişkisinde çıkan ve kendisini Latince ifade eden Hristiyanlık fel-
akıl ve inancın birbiriyle uyum içinde olması gerektiğini sefesidir. Dini öğretiyle felsefi spekülasyon veya teoloji
savunur. Akıl; düşünme, sorgulama ve mantık yürütme ile felsefe arasındaki ilişki kurulan Hristiyan felsefesi
yeteneklerimizi temsil ederken inanç, kalplerimizin de- öte dünyasal ilginin hakim olduğu bir felsefedir. Orta
rinliklerinde yatan Tanrı'ya olan bağlılığımızı ifade eder. Çağ felsefesi, doğayı Tanrı tarafından bir amaca göre
Gerçeği aramada akıl doğru bir şekilde kullanıldığın- yaratılmış ve düzenlenmiş statik bir sistem olarak gör-
da inancı güçlendirir ve inanç da akla rehberlik eder. müştür. Açıklamadan niteliksel bir açıklamayı anlayan
Böylece insan hem aklını kullanarak gerçeği araştırır ve nedensellikten büyük ölçüde ereksel nedenselliği
hem de Tanrı'ya olan inancıyla hayatını anlamlı kılar. anlayan Orta Çağ düşünürlerine göre, maddi dünya,
Tanrısal gerçekliğin çok soluk bir gölgesinden başka
Buna göre akıl - inanç ilişkisi ile ilgili aşağıdaki yar-
gılardan hangisine ulaşılamaz? hiçbir şey değildir. Bu yüzden Orta Çağ felsefesi, doğal
olarak eleştiriye ve şüpheciliğe kesinlikle kapalı olan bir
A) İnanç akıl tarafından desteklendiğinde daha sağlam felsefedir.
ve tutarlı bir temele oturur.
B) Akıl inancın yönlendirmesi olmadan eksik kalır ve Aşağıdaki görüşlerden hangisinin MS 2-15. yüzyıl
gerçeği tam anlamıyla kavrayamaz. felsefesini etkilediği söylenemez?
C) İnancın sağladığı destek olmadan düşünen ve sor- A) Stoacılığın teleolojik görüşleri
gulayan insan yanlış yollara sapabilir.
B) Platon’un idealizmi
D) Doğru bir şekilde kullanıldığında akıl, gerçeği ara-
mada inancın rehberliğine ihtiyaç duymaz. C) Aristoteles’in mantık anlayışı
E) Akıl ve inanç, birbirini tamamlayan unsurlar olarak D) Plotinos’un ‘’Bir’’ anlayışı
birlikte insanı gerçeğe daha fazla yaklaştırabilir. E) Pyrrhon’un septisizmi
198 PB